Alzheimer; ileri yaşta grubundaki bireylerde ortaya çıkan bir hastalık olup, beynin bazı bölümlerinin zaman içerisinde gitgide tahribata uğraması sonucu, başta hafıza olmak üzere bütün entelektüel faaliyetler, günlük fonksiyonlar ve davranışlarda yaşanan bozulma ile kendisini gösteren bir hastalıktır. Alzheimer hastalığına yakalanan bireylerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Bunun asıl sebebi dünyadaki nüfusun giderek yaşlanmasıdır. Yaşlı nüfusun artışındaki en önemli sebep ise büyük oranda ölümle sonuçlanan kanser ve kardiyovasküler gibi hastalıklara karşı olarak geliştirilen tedavi tekniklerinin insanın hayat süresini uzatmasıdır.
Anlaşılacağı üzere, genç nüfusun azalması ile Alzheimer hastalığı oranındaki artış ters orantılı bir şekilde ilerlemektedir. Bu hastalığa yönelik olan farkındalık çalışmaları sayesinde hastalığın erken teşhis edilmesi ve böylece hastalığın erken aşamada kontrol altına alınması önem arz etmektedir. Bu durum Alzheimer hastalığına sahip kişiler kadar, bu kişilerin yakınlarının da hayat kalitesini artırmakta ve hastalığın tedavi masraflarını da azaltmaktadır.
Uzun yıllardır yapılan bilimsel araştırmalara rağmen Alzheimer hastalığının kesin nedeni henüz belirlenememiştir. Ancak hastalığın ortaya çıkışında risk faktörü olarak değerlendirilen ve hastalığın gelişiminde rol oynayabileceği düşünülen olası sebepleri şu şekilde sıralayabiliriz;
Alzheimer hastalığının ilk ve en önemli belirtisi unutkanlıktır. Alzheimer birey, yakın geçmişteki insanları, durumları ve yaşanan olayları unutur. Hastalık ilerledikçe birey daha sıklıkla unutkanlık yaşar ve hayatına dair temel bilgileri de hatırlayamaz. Bu unutkanlık hastalığın ilk aşamalarında basit düzey unutkanlıklar olarak başlasa da ilerleyen süreçlerde;
Hastalığın bir diğer önemli özelliği günlük rutinlerin bozulmasıdır. Hastaların birçoğu günlük aktivitelerini planlayamaz ve bu aktiviteleri tamamlamakta güçlük çekerler. Yemek pişirmek, kıyafet seçmek ya da telefonda konuşmak gibi basit eylemleri yapmakta bile zorlanmaya başlarlar. Ayrıca hasta birey örgü örmek, çivi çakmak, yemek yapmak, enstrüman çalmak, tuvalete gitmek, banyo yapmak, yemek yemek gibi geçmişte iyi yaptığı becerilerini de kaybeder.
Davranış ve psikiyatrik semptomlar, hastalığın ilk aşamalarından beri var olmasına rağmen, hastalığın ileri dönemlerinde bireyi en çok sıkıntıya sokan durumdur. Alzheimer hastalarının ruhsal durumları, sebepsiz biçimde ani değişimler gösterebilmektedir. Hasta bireyler aniden öfkelenip ağlayabilir ya da içine kapanabilmektedir. Uyumakta güçlük çeken, sürekli hareket eden, amaçsızca gezinen, halüsinasyonlar gören, aynalara karşı konuşan, sürekli olarak yemek yiyen veya hiç yemeyen, eşyalarını gizleyen ve sürekli bağıran bireylere dönüşebilmektedirler. Davranış bozuklukları, Alzheimer hastalarını onlara bakım sağlayan kişilere en çok bağımlı kılan sebepler olarak sayılabilir.
Konuşma Güçlükleri: Alzheimer hastaları konuşurken doğru kelimeleri hatırlamakta güçlük çekebilir veya unutabilirler. Bazen kelimeler yerine bu kelimelerin tanımlarını kullanabilirler. Bazı durumlarda ise hasta bireyin konuştuklarını veya yazdıkları anlamak imkânsız hale gelebilir. Örnek olarak, tarak kelimesini söylemek için “saçımı taramak için kullanırım” diyebilmektedir. Bazen ise yeni kelimeler üretebilirler. Örnek olarak masa yerine “sama” diyebilirler.
Zamanı ve Mekânı Karıştırma: Alzheimer hastası bireyler gün, ay, yıl ve mevsimleri karıştırabilir. Evinin çevresi ya da bahçesi gibi iyi bildiği mekanlarda kaybolabilir, o an nerede olduğunu unutabilir ya da neden bulunduğu yerde olduğunu hatırlayamayabilir. Alışveriş yaptığı mağazaları, sürekli gittiği camiyi, senelerdir çalıştığı yeri ya da evinin odalarını karıştırmak sıkça rastlanan belirtilerdendir. Ayrıca Alzheimer hastalarında görüntüleri algılama, yazılanı okuma ve şekilleri algılama konularında bozukluklar ortaya çıkabilir. Görüntüler geçmişte yaşanmış başka olay ya da durumlarla, insanlar ise hiç tanımadığı ya da daha önceden gördüğü insanlarla karıştırılabilir.
Değerlendirme ve karar vermede güçlük çekme: Alzheimer hastaları ne yiyeceklerini ya da ne giyeceklerini seçme konusunda güçlük çekerler.
Soyut düşünme becerisinde güçlük çekme: Hastalar mecaz bir söz ya da deyişin anlamını kavramada güçlük yaşarlar. Bu da günlük hayatta insanlarla olan iletişim becerilerinin yok olmasına sebep olur.
Eşyaları yanlış yerlere koyma: Alzheimer hastaları sıkça eşyalarını yanlış veya alışılmadık yerlere koyabilirler. Bu duruma örnek olarak, ayakkabıları buzdolabına koyup yumurtaları yatağın altında saklamaları verilebilir.
Alzheimer hastalığının evreleri şu şekilde tanımlanmaktadır;
1. Evre: Dışarıdan normal (Klinik öncesi evre)
2.Evre: Çok hafif bozukluk
3.Evre: Hafif bozukluk
4.Evre: Orta dereceli bozukluk
5.Evre: Orta ciddi bozukluk
6.Evre: Ciddi bozukluk
7.Evre: Çok ciddi bozukluk
Klinik Öncesi Dönem: Hastalığa ait herhangi bir belirtinin olmadığı, bununla birlikte beyindeki tahribatın başladığı evre klinik öncesi evre olarak isimlendirilir. Bu dönemde hastalığın tanısını koymak, muayene ile mümkün değildir.
Hafif Kognitif Bozukluk: Bu dönem, hasta bireyin ya da bir yakını tarafından fark edilen unutkanlığa sahip olması, hafıza ya da beceri ve lisan gibi hafıza dışı alanlardan birinde kayıp olması ancak bireyin günlük yaşamına sorun olmadan devam etmesi olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca bu evre, Alzheimer hastalığının semptomlarının net bir biçimde fark edildiği evredir.
Erken-Orta Dönem: Bu evre hafif unutkanlık, kelime ya da nesneleri hatırlayamama, yeni bilgiler edinememe, sürekli yorgunluk, sosyal yaşantıdan uzak durma ve depresyon gibi bulgularla başlar.
Ciddi-Orta Dönem: Bu evrede Alzheimer bireyin günlük rutini gözle görülür şekilde bozulur. Hasta birey;
Ayrıca huzursuzluk, öfkeyi kontrol edememe, sosyal ilişkilerin kaybolması ve paranoya yaşama bu evrede sıkça görülmektedir.
İleri ve Ciddi İleri Dönem: Bu evrede hasta birey yaşamı için yardım ve bakıma tam bağımlı hale gelmektedir. Ayrıca bu evrenin büyük bir çoğunluğunda hasta yatağa bağımlı haldedir. Fiziksel sorunlar sıklıkla yaşanır. Mesane ile bağırsak kontrolü ve konuşma ile basit emirleri algılamada bozulmalar yaşanmaktadır. Bu süreç, hastanın kendisinden daha çok hastanın bakımını üstlenen bireylerin sıkıntı yaşadığı evredir.
Doktor, öncelikle hasta ve yakınının verdiği hastalık öyküsünü dinler. Bununla beraber hasta ya da yakınının ifade etmiş olduğu ana semptomu kesinleştirir. Akabinde demans varlığını belirlemek amacıyla tarama testi yapılır. En yaygın tarama testi ise Mini Mental Durum Testi olarak bilinir. Bu test yardımıyla hastaya;
Test, hafıza ve diğer alanlardaki tahribatı sayısal olarak değerlendirmeyi sağlamaktadır. Testte hasta bireylerin sorulara doğru yanıtlar verip vermemesine ve ve verilen komutları doğru ve düzgün bir biçimde yerine getirip getiremediğine bakılır. Bu test demans teşhisi koymaz ancak hastada bilişsel bir azalmanın olup olmadığının bilgisini verir. Sonrasında ise nöropsikologlar aracılığıyla başka testler yapılır.
Alzheimer teşhisi için psikolog, hastanın tarama testi ve bu testin sonucuna göre ana semptomun kesinleştirilmesi ve diğer entelektüel bozuklukların belirlenmesi için ayrıntılı nöropsikolojik testler yapar. Nöropsikolojik testler, hafızaya, günlük hayata ve davranışa ait somut verileri sağlayan birçok testten oluşmaktadır.
Psikolog, hastanın eğitim düzeyi ve ana diline göre test seçimi yapmaktadır. Bazı testler çok kısa süre içerisinde tamamlanıp hızlı sonuç verirken, bazı testler ise daha ayrıntılı bilgi edinmek amacıyla daha fazla zamana ihtiyaç duymaktadır.
Nörofizyolojik incelemeler birtakım hastalıkların ayırıcı teşhisinde çok önemlidir. En önemli nörofizyolojik inceleme, Elektroensefalografi (EEG) incelemesidir. EEG, “Creutzfeldt-Jakob (Deli Dana Hastalığı)” hastalığı gibi bazı demans sebeplerinde son derece özgün olan belirtileri ile kısa sürede teşhis koymaktadır.
Radyolog tarafından; beynin tutulan bölümlerinin belirlenmesi amacıyla Bilgisayarlı Tomografi (BT) ya da Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR) uygulanmaktadır. Manyetik rezonans uygulaması bazen kaybedilen beyin bölümünün alanını hesaplamak veya bir alanın işlevinin yerinde olup olmadığını izlemek için volumetrik veya işlevsel MR olarak da yapılabilmektedir.
Son yıllarda beyin işlevlerinin gerek normal yaşamda gerekse demans gibi durumlarda ne tür bir metabolizmaya sahip olduklarını saptamak ve Alzheimer’dan sorumlu protein olan Amiloid’in birikimini seneler öncesinden başlayıp göstermek için nükleer tıp yöntemleri ciddi önem kazanmıştır. Ancak pahalı yöntemler olması sebebiyle ileri düzey hastalıklarda kullanılmaktadır.
Saat çizme testi, Alzheimer testi olarak uygulanan bir diğer tarama testidir. Hasta bireyden saat çizip içine sayıları yazması ve söylenen saati belirtmesi istenir. Bireyin bir geometrik beceriyi yapabiliyor olması onun anlama ve planlama becerisiyle alakalı bilgi vermektedir.
Hastalara ayırıcı teşhis yapabilmek ve bazı genetik bilgileri sağlamak için çalışılır. Bunun için hastanın;
Alzheimer geri dönüşü olmayan bir hastalıktır ve ne yazık ki kesin bir Alzheimer tedavisi yoktur. Ancak süreci yavaşlatıp belirtilerin şiddetini azaltan tedavi yöntemleri mevcuttur. Bu tedaviler hasta bireyin zihinsel kapasitesinin onarılması ve günlük yaşantısının kolaylaştırılmasını amaçlamaktadır. Tüm bunlar için de erken teşhisin önemi çok büyüktür.
Hastalığı meydana getiren bazı teorilere ilişkin bir biçimde çeşitli Alzheimer ilaçları geliştirilmiştir. Alzheimer sebebiyle meydana gelen beyin dokusu tahribatlarında öğrenmeden sorumlu asetilkolin maddesi azalırken, glutamat olarak isimlendirilen bir maddenin de yüksekliği gözlenmektedir. Var olan Alzheimer ilaçları asetilkolini artırmaya çalışıp, glutamatı azaltmayı hedeflemektedir.
Alzheimer hastalarının tekrardan sağlığına kavuşabilmesi için uygulanan yeni tedavi yöntemlerine ilişkin araştırmalarda, özellikle beyin ve sinir hücrelerinin fonksiyonlarına zarar veren birtakım proteinlerin oluşumunu ve hücrelere çökmesini engellemeyi amaçlayan ilaçların bulunmasına yönelik çalışmalar yapılmaktadır.
Medikal tedaviye ek olarak şu tedaviler de uygulanabilir;
Alzheimer olan kişilerde Akdeniz beslenme modelinin uygulanması, Alzheimer’ın seyrine olumlu bir katkı sağlamaktadır. Çünkü Akdeniz beslenme modelinde; sebze, meyve, baklagiller ve tam tahıllar gibi yüksek seviyedeki posalı ve bitkisel besinler ile balık ve zeytinyağı, düşük seviyede ise tavuk, et, az yağlı süt ve süt ürünleri bulunmaktadır.
Alzheimer hastası bir birey, Alzheimer tanısının konulmasından itibaren ortalama 4 ila 8 yıl arası yaşar, fakat bu süre diğer etkenlere bağlı olarak 20 yıla kadar da uzayabilir.
Bu hastalığa bağlı gelişen ölümlerin çoğunluğu, pnömoni ve felce bağlı olarak gerçekleşir.
Alzheimer’ın sebepleri net olarak bilinmediği için hastalığın hangi şekilde önleneceği ile ilgili kesin bir bilgi maalesef bulunmamaktadır. Fakat bazı yaşam tarzı değişiklikleri, hastalığın gelişme ihtimalini azaltabilmektedir. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz: