Baş ağrısı, ülkemizde ve genel olarak dünyada en sık görülen sağlık problemlerinden birisidir. Dünya nüfusunun yaklaşık %49'unda görülen baş ağrısı; her milletten, yaştan, cinsiyetten insanı etkiler ve birçok farklı değişkene bağlı olarak kişide ortaya çıkar. Stresli yaşam sürenlerde, kadınlarda ve altta yatan bir hastalığı bulunan kişilerde daha sık görülür. Neredeyse her insan hayatının bir döneminde baş ağrısı hissetmiştir. Baş ağrısı en iyi ihtimalle yılda birkaç kez ortaya çıkabilir. Kimi zaman ise kişi her gün başının ağrıdığını hissedebilir. Bu ağrılar şiddetine göre kişinin yaşam kalitesini oldukça kötü şekilde etkileme potansiyeline sahiptir.
Baş ağrısı, genel olarak baş kısmının belirli bir bölümünde veya tamamında ağrı, zonklama ve sıkışma hissidir. Birçok çeşidi olan baş ağrısı kimi zaman birkaç saatte düzelirken, kimi zaman günlerce devam edebilir. Baş ağrısının şiddeti ise kişiden kişiye ve durumdan duruma değişiklik gösterir. Bu yüzden ağrının şiddetiyle ilgili kesin bir şey söylemek mümkün değildir. Baş ağrısının yaygınlık oranı o kadar fazladır ki nöroloji polikliniklerine gelen 3 hastadan 1'i, sağlık ocaklarına randevu için gelen 10 hastadan 1'i ve acil servislere başvuran 10 hastadan 3’ü baş ağrısı şikâyetlerine sahiptir.
Baş ağrılarının yaklaşık %95'lik bir bölümü iyi huylu baş ağrılarıdır. Ancak diğer %5'lik kısım kötü huylu olabilmektedir. Baş ağrısı kimi durumlarda kişinin yaşam kalitesini yataktan çıkamayacak kadar düşürebilir ve kişinin yaşamını tehdit edecek düzeye gelebilir. Eğer yoğun baş ağrısıyla birlikte eş zamanlı olarak ense sertliği, deride döküntü, yüksek ateş, görme kaybı, kusma, baş dönmesi, vücudun çeşitli yerlerinde his kaybı veya fonksiyon bozukluğu ve konuşmada zorlanma gibi belirtiler görülüyorsa, kişi vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşundan randevu almalı, hatta mümkünse acil servise başvurmalıdır. Zira bu tür durumlar hastanın yaşamını tehdit edebilecek sonuçlara yol açabilir ve acil müdahale gerektirebilir. Bu yüzden baş ağrıları ihmal edilmemeli ve uzman bir hekime danışarak tedavisine başlanmalıdır.
Baş ağrısı oldukça yaygın görülen bir sağlık problemi olduğundan dolayı, çoğu kişide farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır. Uluslararası Baş Ağrısı Derneği tarafından yapılan sınıflandırmaya göre, baş ağrısı için 14 adet ana grup ve bu ana grupların altında sayısı yüzü geçen alt grup bulunmaktadır. Gerilim tipi baş ağrısı ve migren atakları ise baş ağrılarının en sık karşılaşılan alt grupları olarak göze çarpmaktadır. Bunun yanında baş ağrıları genel olarak primer baş ağrıları ve sekonder baş ağrıları olarak sınıflandırılmaktadır.
Eğer baş ağrısı kişinin sahip olduğu altta yatan farklı bir sağlık probleminden kaynaklanmıyorsa, yani hastalık sadece baş ağrısıyla ilintiliyse bu durumda "primer baş ağrısı" söz konusu olur. Primer baş ağrılarının arasında en çok bilinenler migren atakları, gerilim tipi baş ağrıları ve küme tipi baş ağrılarıdır. Primer tipi baş ağrıları toplumda en sık görülen baş ağrısı tipidir ve görülme oranı %90'ları bulmaktadır. Primer baş ağrıları kişide ataklar halinde (epizodik) veya uzun süre geçmeyen baş ağrısı (kronik baş ağrısı) şeklinde ortaya çıkabilir.
Epizodik baş ağrısı adından da anlaşılabileceği gibi kişide ataklar halinde bir dönem şiddetli şekilde ortaya çıkıp sonra ortadan kaybolan ve bu döngünün düzenli olarak devam ettiği baş ağrılarıdır. Buna örnek olarak migren verilebilir. Zira migren de ataklar halinde gerçekleşen yoğun bir baş ağrısıdır. Diğer yandan kronik baş ağrıları, uzun süre boyunca devam etmeye eğilimi gösteren ve kişinin sürekli olarak yaşam kalitesini düşüren baş ağrılarıdır.
Sekonder baş ağrıları, sadece baş bölgesinde ağrıyla değil, aynı zamanda altta yatan başka bir sebebe bağlı olarak ortaya çıkan ağrılardır. Sinir sistemi bozuklukları, çeşitli tümör türleri (özellikle beyin), göz hastalıkları, menenjit, sinüzit, beyin damarlarındaki bozukluklar, grip, kulak enfeksiyonu ve benzeri sağlık sorunları sebebiyle kişide baş ağrısı ortaya çıkabilir.
Baş ağrısının toplumda görülme oranı ise %10 civarındadır. Sekonder baş ağrısı yaşayan kişilerde eğer altta yatan hastalık tedavi edilirse baş ağrısında da düzelme görülür ve tedavide ilk olarak altta yatan hastalığa odaklanılır. Ancak primer baş ağrısına sahip kişilerde ise tedavide direkt olarak baş ağrısına odaklanılır ve baş ağrısı tedavi edilmeye çalışılır.
Gerilim tipi baş ağrıları en sık karşılaşılan baş ağrısı türleridir. Bu baş ağrısı türü en sık yetişkinlik çağındaki kadınları etkiler. Gerilim tipi baş ağrısı yaşayan kişiler sanki başlarının etrafına bir bant geçirilmiş gibi hissederler. Bu ağrı aşırı şiddetli baş ağrısı olmasa bile orta şiddette hissedilebilir. Çoğu durumda ise yaşanılan baş ağrısı hafif seyreder. Kişinin yaşadığı baş ağrısı genellikle baş bölgesinin tamamında hissedilir.
Bu baş ağrısının baş, yüz, boyun ve çene bölgesindeki kasların gerilmelerinden kaynaklandığı varsayılmaktadır. Gerilim tipi baş ağrılarının ortaya çıkmasını tetikleyen faktörler arasında vücudu yanlış bir pozisyona sokmak, uykusuzluk, rahatsız edici çalışma ortamı ve stres gibi durumlar sayılabilir. Gerilim tipi baş ağrıları primer baş ağrılarıdır ve altta yatan başka bir hastalıkla veya alerjik reaksiyonla alakaları yoktur.
Küme tipi baş ağrısı diğer baş ağrısı türlerine kıyasla daha nadir görülen ancak "yanıcı” bir doğaya olan bir baş ağrısı türüdür. Gerilim tipi baş ağrısına kıyasla küme tipi baş ağrısının şiddeti çok daha yüksektir. Küme tipi baş ağrısı başın genellikle tek bir yarısını etkiler yani tek taraflı baş ağrısı niteliği taşır. Bununla birlikte göz ile şakak bölgelerinde yoğun bir ağrıya sebep olur. Bu belirtileri göz sulanması, göz kızarması ve burun akıntısı gibi belirtiler takip edebilir. Aynı zamanda kişi soğuk şekilde terleyebilir ve sanki başına bir şey batırılıyormuş gibi yoğun bir ağrı hisseder. Küme tipi baş ağrısı duruma göre 30-40 gün arası sürebilir ve daha çok bahar mevsiminde görülür. Bu baş ağrısı türü genellikle ataklar şeklinde ortaya çıkar. Atak süresi ise genellikle 20-45 dakika arasındadır ancak zaman zaman 3 saati de bulabilmektedir. Gün içinde kişi birçok sefer atak yaşayabilir ve bu ataklar birbirinin hemen ardına ortaya çıkabilir.
Migren; ataklar halinde yaşanan, zonklayıcı bir özelliği olan ve çoğunlukla tek taraflı olan bir baş ağrısıdır. Migren ağrısı normal baş ağrısına kıyasla çok daha şiddetlidir. Auralı migren ve aurasız migren olmak üzere ikiye ayrılır. Auralı migren %10 oranında görülmekteyken aurasız migrenin görülme oranı %90 civarındadır. Migren atağı yaşamakta olan kişi günlük yapacağı işleri yerine getirmekte oldukça zorlanır ve genel olarak verimliliği oldukça düşer.
Migren esnasında görüş bozuklukları, görme kaybı, geçici körlük, zikzak şeklinde çizgiler görme gibi durumlar varsa ve bu belirtiler göz kapatıldığı halde devam ediyorsa kişide auralı migren olduğundan söz edilebilir. Aura belirtileri yaklaşık 20-30 dakika arası sürer ve ardından şiddetli bir baş ağrısı başlar. Auralı veya aurasız migrende yaşanan yoğun baş ağrısını mide bulantısı ve görüş bozuklukları gibi belirtiler takip edebilir ve kişi kendini son derece sersem hisseder.
Eğer migren sırasında yaşanan görsel ve duyusal problemleri konuşma güçlüğü, vücudun bir bölümünde karıncalanma ve konuşmada bozukluk gibi semptomlar takip ediyorsa acilen doktora başvurulmalıdır. Zira bu belirtiler tipik bir şiddetli migren belirtileri olabilecekleri gibi aynı zamanda inme belirtisi de olabilirler.
Hipertansiyon hastası kişilerde kimi durumlarda şiddetli baş ağrıları görülebilir. Tansiyon durumunda görülen baş ağrısı genellikle çift taraflı bir baş ağrısıdır. Migren ataklarında olduğu gibi kişi fiziksel aktiviteler yaptıkça bu ağrı daha da kötüleşir. Ağrı kimi zaman ensede kimi zaman ise alın bölgesinde hissedilir. Tansiyon ne kadar yüksekse ağrı da o kadar şiddetli olur. Ancak tansiyon düştükçe ağrı da hafiflemeye başlar.
Bu tip baş ağrıları genellikle hiçbir sebep yokken aniden ortaya çıkan baş ağrılarıdır. Son derece ciddi ve kişiyi yatağa düşürecek şiddette olan bir baş ağrısı türüdür. Herhangi bir belirti olmadan ortaya çıkar ve genellikle kısa bir süre boyunca devam eder. Bu tür baş ağrıları genellikle beyindeki kan damarlarını ilgilendirirler bu yüzden acil olarak müdahale edilmelidirler.
Bu baş ağrısı ise yüzde trigeminal sinirin geçmekte olduğu yerlerde hissedilen iğne batması benzeri bir ağrıdır. Bu ağrı genellikle yüz bölgesinde ortaya çıkar. Ayrıca soğuk hava, dolaşım bozuklukları, uyarıcı maddelerin vücutta artışı gibi sebeplerden dolayı meydana gelebilir.
Baş ağrısı nedenleri, yaşanan ağrının türüne göre değişim göstermektedir. Örneğin; sekonder tip baş ağrılarının altında birçok alerjik reaksiyon veya hastalık yatmaktadır. (damar tıkanıklığı, yüksek tansiyon, tümör, sinüzit, grip, kulak enfeksiyonları vb.). Primer tip baş ağrıları ise genel olarak genetik faktörler veya çevresel etkiler sebebiyle ortaya çıkabilmektedir. Genel olarak baş ağrısına yol açabilecek sebepleri şu şekilde sıralayabiliriz:
Baş ağrısının tedavi edilebilmesi için ilk olarak baş ağrısının primer özellikte mi yoksa sekonder özellikte mi olduğuna bakılır. Eğer baş ağrısının altında yatan bir enfeksiyon, alerjik sebep veya hastalık varsa öncelikle bu hastalıklardan kurtulmaya çalışılır. Primer baş ağrılarında ise direkt olarak baş ağrısına yoğunlaşılır. ‘’Baş ağrısı için hangi bölüme gidilir?’’ sorusuna verilecek cevap ise nöroloji bölümü olacaktır. Baş ağrısından muzdarip olan kişiler tedavi olmak için uzman bir nöroloji doktoruna başvurabilirler. Ağrının yoğun olarak hissedildiği ve dayanılmaz olduğu durumlarda ise acil servislere başvurulabilir.
Baş ağrısı tedavisi için ilaçlı ve ilaçsız birçok farklı yöntem bulunmaktadır. Örneğin, migren tedavisi için atak tedavisi ve koruyucu tedavi uygulanır. Böylelikle migren atakları sırasında ortaya çıkan olumsuz semptomlar hafifletilmeye çalışılır. Küme tipi baş ağrılarında ise hastaya soğuk pres yapılabilir ve karanlık bir odada uzanması tavsiye edilebilir. Bunun yanında kişiye çeşitli baş ağrısı ilaçları verilebilir ve hastaneye başvurulduğu durumlarda oksijen takviyesi yapılabilir. Küme tipi baş ağrılarının tedavi yöntemleri arasında soğuk pres uygulanırken gerilim tipi baş ağrılarında ise sıcak pres uygulanmaktadır. Başın ağrıyan bölgesine sıcak bir bez veya havlu konulması ya da sıcak bir duş alınması tavsiye edilir.
Genel olarak baş ağrılarını kontrol altında tutmak için kullanılan ağrı kesiciler başın ağrımadığı dönemlerde kullanılmamalıdır. Zira bu ağrı kesiciler, vücutta çeşitli organlara zarar verebilirler. Bu yüzden baş ağrısı atağı yaşanan dönemler dışında ağrı kesicilerin kullanılması doğru değildir. Ancak eğer bir ay içerisinde en az 4-5 kere baş ağrısı yaşanıyorsa hastaya düzenli olarak içeceği birkaç baş ağrısı ilacı yazılabilir. Bu yönteme ise koruyucu tedavi yöntemi denir. Bu ilaçlar her gün kullanılır ancak kesinlikle doktorun tavsiye ettiği ilaçların dışına çıkılmamalı ve doz aşımı yapılmamalıdır.
Enfeksiyon sebebiyle oluşan baş ağrılarında ise hastaya çeşitli antibiyotik ilaçlar verilir ve bunların yanında verilen destek tedavileriyle birlikte enfeksiyon kırılmaya çalışılır.
Baş ağrısını evde azaltmak için yoga, gevşeme-esneme hareketleri, düzenli egzersiz, meditasyon, iyi bir uyku düzeni, stresten uzak durmak, gürültüden uzak durmak, uzun süre bilgisayar-telefon ekranına bakmamak gibi çeşitli yöntemler mevcuttur. Aynı zamanda ağrıdan muzdarip kişi, kendisini uzun süreler aç bırakmamalı ve öğün atlamamalıdır. Çikolata ve işlenmiş et gibi gıdalar da kimi durumlarda baş ağrısına sebep olabileceklerinden dolayı dikkatli şekilde tüketilmelidir.
Bunların yanı sıra karanlık bir ortamda bir süre beklemek, çay-kahve gibi kafein tüketen içecekleri tüketmek (aşırı olmamak kaydıyla), boynunuza ve baş kısmına masaj yapmak, migren gibi atak halinde gelişen baş ağrıları varsa akupunktur yapmak ve çeşitli nefes egzersizleri yapmak baş ağrısını hafifleten yöntemler arasındadır. Ancak yine de baş ağrısının ciddi bir sağlık sorununa sebep olabileceği unutulmamalıdır. Dolayısıyla geçmeyen baş ağrısından muzdarip bireyler, mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdır.