Halk arasında sara hastalığı olarak da bilinen epilepsi, beynin bir bölgesinde bulunan hücrelerin anormal elektrik sinyali yollamasıyla kendini gösterir. Doğum esnasında veya daha sonra herhangi bir sebeple beyin hasarı yaşayan kişilerde gelişen epilepsi hastalığı, ülkemizin yaklaşık %1’ini etkileyen kronik (uzun süreli) bir hastalıktır. Bu hastalık, epilepsi nöbetleri ile ortaya çıkar. Ani şekilde kendini gösteren epilepsi nöbetleri, beynin tamamına veya belli bir bölümüne yayılır. Nöbet tipleri ise beynin hangi bölgesinde başladığına bağlı olarak değişkenlik gösterir. Bazı epilepsi nöbetlerinde bilinç kaybı ve kontrolsüz vücut hareketleri görülebilirken, bazısı silik belirtilerle hissedilir.
Dünya genelinde yaklaşık 65 milyon insanı pençesi altına alan epilepsi, beyinde bulunan nöronlarda ani ve kontrolsüz deşarjlara sebep olur. Buna bağlı olarak hastada istem dışı kasılmalar, duyusal değişiklikler ve bilinç değişiklikleri görülür. Hastalığın kesin tedavisini sağlayan epilepsi ilaçları ne yazık ki şu anda mevcut değildir. Ancak nöbet geçirmeyi önleyici stratejiler ve çeşitli ilaçlar yardımıyla bu hastalığın kontrol altında tutulması mümkündür.
Epilepsi nöbetlerinin gelişimi, pek çok farklı mekanizmaya bağlı olabilir. Örneğin epilepsi nöbetlerinin altında yatan nörobiyolojik temel, sinirlerin dinlenme ve uyarılma durumları arasındaki dengesizlikten kaynaklanıyor olabilir. Lakin epilepsi vakalarının hiçbirinde hastalığın altında yatan neden tam olarak tespit edilememektedir. Hastalığın altında yatan birçok neden olabilir. Bu nedenlerden bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:
Kontrol altına alınmadığı takdirde ciddi sıkıntılara yol açabilen epilepsi hastalığı en çok 3 yaşına kadar ve 65 yaş üstü dönemde sık görülmekle birlikte, bebeklik döneminden ileri yaşlara kadar herhangi bir dönemde baş gösterebilir.
Epilepsi hastalığı beyinde meydana gelen bir işlev bozukluğu olduğu için, beynin etkilenen bölgesinin fonksiyonuna bağlı olarak epilepsi belirtileri de değişkenlik gösterebilir. Hastalığın bazı belirtilerini şu şekilde sıralayabiliriz:
Şayet nöbet beynin küçük bir bölgesinden başlıyorsa, nöbet başlangıcında bazı semptomlar kendini gösterebilir. Bu duruma ‘’aura’’ adı verilir. Beynin hangi alanının anormal elektriksel aktiviteyle ilgili olduğunu gösteren bu belirtileri ise şu şekilde sıralayabiliriz:
Epilepsi çeşitlerini şu şekilde sıralayabilir ve açıklayabiliriz:
Fokal Nöbet: Epilepsinin bu çeşidi, vücudun sadece bir kısmında gerçekleşir. Fokal nöbet söz konusu olduğunda, bilinç açık yahut kapalı olabilir.
Absans Nöbet: Bu epilepsi çeşidinde, kısa süreli göz dalmaları meydana gelmekle beraber, yine kısa süreli bilinç kaybı da görülür.
Jeneralize Nöbet: Bu nöbet söz konusu olduğunda vücudun tamamında kasılma, idrar kaçırma ve ağızda köpürme yaşanır.
Tonik Nöbet: Vücudun etkilenen bölgesinde sürekli ve şiddetli bir kasılmayla baş gösterir.
Psişik Nöbet: Bireyde ani korku, öfke veya neşe gibi hislerle kendini gösterir. Görsel veya işitsel halüsinasyonlar görülmesi de olasıdır.
Somatoduyusal Nöbet: Vücudun bir bölümünde uyuşma veya karıncalanma meydana gelir.
Epilepsi hastalarının birçoğu antiepileptik adı verilen epilepsi ilaçları sayesinde tedavi edilebilir. Bu ilaçlarla aniden ortaya çıkan nöbetlerin önüne geçilmeye çalışılır. Bundan dolayı, bahsi geçen ilaçların düzenli bir şekilde kullanımı son derece önemlidir. Her ne kadar hastaların büyük bir bölümünde etkili olsa da, ilaç tedavisinin beklenen verimi sağlamadığı bazı vakalar da mevcuttur. Bu vakalarda, epilepsiye yol açan ve hastalığın altında yatan nedene bağlı olarak, cerrahi tedaviler söz konusu olabilir. Epilepsi tedavisi için cerrahi yöntemlere bakacak olursak, iki tür yöntem öne çıkmaktadır. Bunlardan ilki rezektif cerrahidir. Bu yöntem, epileptik odağın kaldırılması olarak tanımlanabilir. İkincisi yöntem ise nöbet yayılım yollarının kesilmesine ve bu sayede nöbetlerin yayılmasını, sıklığını ve şiddetini azaltmaya yönelik cerrahi yöntemdir.
Bazı hastalara ise ‘’vagus sinir stimülatörü’’ adı verilen tedavi yöntemi uygulanabilmektedir. Bu yöntemde göğüs altına pil yerleştirilir. Bu pil, vagus sinirini belirli aralıklarla uyarır ve böylece nöbetlerde azalma sağlanabilir. Bu tedavi yöntemi, vakalarda belirgin bir biçimde düzelme elde edilebilmektedir. Ne yazık ki kontrolsüz bir şekilde aniden ortaya çıkan nöbetler, bireyin hayatını son derece olumsuz etkileyebilir. Hatta bu durum, bunalıma ya da depresyona da sebebiyet verebilir. Bu süreçte moralinizi yüksek tutmak ve stresten uzak olmak oldukça önemlidir. Özellikle bu hastalıktan muzdarip bireylerin yaşam tarzında yapacakları değişiklikler de tedavi sürecine olumlu yansıyabilmektedir. Bu doğrultuda yapılması gereken yaşam tarzı değişikliklerini de kısa şu şekilde özetleyebiliriz:
Her yaş grubunda görülen hastalıklardan biri olan epilepsi; enfeksiyon, aşırı alkol tüketimi, yüksek ateş, uykusuzluk, yoğun baskı stres gibi günlük hayatta sık sık karşı karşıya kaldığımız durumlar epilepsi nöbetini tetikleyen nedenler arasındadır.
Epilepsi nöbeti, kendini epileptik nöbetlerle gösteren bir krizdir. Epileptik nöbetler sırasında epilepsi hastalarının davranışları genellikle kendini belli eder. Hatta hastada geçici bilinç kaybı ya da farklı semptomlar meydana gelir. Ayrıca tek bir nöbet geçiren bireyin sara hastası olduğu çıkarımını yapmak doğru değildir. Bu hastalık uzun süreli bir rahatsızlıktır, yani kroniktir.
Yaşanan korkudan ötürü, bu hastalıktan muzdarip bireylerin akıllarında ‘’epilepsi hastalığı ölümcül müdür?’’ veya ‘’Epilepsi hastaları ne kadar yaşar?’’ gibi soru işaretleri oluşmaktadır. Kriz sırasında doğru ve zamanında müdahale edildiği takdirde, hayati sorunlarla karşılaşmak pek olası değildir. Ayrıca epileptik hastaların evlenmesinde ve çocuk sahibi olmasında da bir sakınca yoktur.
Epilepsiyi araştıran bireylerin akıllarında oluşan bir diğer konu da ‘’epilepsi kalıcı mı?’’ sorusudur. Özellikle de epilepsi hastalarının yorumları dikkate alındığında, bu soruyu endişe içinde soran birçok kişi mevcuttur. Epilepsi krizleri, doğru zamanlama ve doğru tedaviyle kontrol altına alınabilir. Epilepsi ilaçları düzenli bir şekilde kullanıldığı takdirde, bu hastalık ömür boyu sürmez.
Nöbetlerin başlangıcı, ilk olarak çok kısa süre de olsa dalma ve boş boş bakma, 1-2 saniye süren kasılmalar, kol ya da bacaklardaki basit sıçramalar ile kendini gösterebilir. Bilinç kaybı, dişlerde kilitlenme, bayılma, ağızda köpürme, idrar kaçırma ve kasılma gibi ciddi belirtiler ise sara başlangıcında değil, büyük nöbetlerde görülmektedir.
En çok dikkat edilmesi gereken hususlardan biri, epilepsi nöbeti geçiren hastaların düşerken bir yerlere çarpmalarını önlemektir. Böylece olası yaralanmaların önüne geçmiş olursunuz. Akabinde hasta yan yatırılmalı, hatta kafasını yere vurmaması için başının altına yumuşak bir yastık koyulmalıdır. Nöbet geçiren hastanın yakası sıkıysa gevşetilmeli, böylece daha rahat bir şekilde hava alması sağlanmalıdır. Son olarak, su içirmek hastanın ağzına parmak veya sert bir nesne sokmak ve hastanın yüzünü ıslatmak gibi eylemlerden de uzak durulmalıdır.
Bilhassa frontal lob nöbetleri uyku esnasında gelişmektedir. Uykuyla ilişkili epilepsi nöbetleri, uykuda konuşma, uyurgezerlik ve inleme diğer uyku bozuklukları ile karıştırılabilmektedir. Ne yazık ki bu durum, epilepsi tanı ve tedavisinin gecikmesine sebebiyet verir. Uykuda epilepsinin erkenden fark edilmesi ve diğer uyku bozukluklarından ayırt edilmesi bir hayli önemlidir. Bu doğrultuda, epilepsi tedavisine mümkün olduğunca erken başlanmalıdır. Zira tedavi ne kadar erken başlarsa, hastalığı atlatma ve iyileşme olasılığı da o kadar yüksek olur.
Nöbetlere bağlı olarak hayati tehlike ya da beyin hasarı çok nadir oranda görülmektedir. Fakat nöbet çok uzun sürerse veya hasta çok kısa süre içerisinde birden fazla nöbet geçirirse, hayati risk ciddi derecede artmaktadır. Ölüm yahut beyin hasarı, nöbet esnasında uzun bir süre boyunca nefes alınamaması sonucu ortaya çıkan oksijen eksikliğinden dolayı da ortaya çıkabilir.
Epilepsi nöbeti, diğer adıyla sara nöbeti, vücudun kontrol dışı bir şekilde sarsılmaya başlamasına neden olur. Bu nöbetler esnasında bilinç kaybı yaşanması da muhtemeldir. Ayrıca bu nöbetler, sara nöbeti ve yalancı sara nöbeti olmak üzere iki gruba ayrılır. Yalancı sara nöbetlerinin ortaya çıkış sebebi çoğunlukla psikolojik nedenler olmaktadır. Psikolojik epilepsi olarak da bilinen bu rahatsızlık, asıl hastalığın aksine, merkezi sinir sistemindeki elektriksel iletişim ile ilintili değildir.
Yalancı sara nöbeti, genel olarak psikolojik rahatsızlıkların fiziksel bir dışa vurumu olarak bilinir. Aynı zamanda yalancı epilepsi olarak nitelendirilen bu durum, birçok sebebe bağlı olarak ortaya çıkabilir. Bu nedenlerden en yaygın olanları ise şu şekilde sıralayabiliriz:
Yalancı epilepsi belirtileri, epilepsi belirtilerine ciddi şekilde benzemektedir. Bu sebeple iki hastalık birbirine karıştırılabilir ve bu durum yanlış tanı konulmasına sebebiyet verebilir. Nöbet geçiren hastalarda ani kasılmalar ya da sertleşme, dikkat kaybı, odaklanmakta güçlük, kollarda ve bacaklarda bir türlü kontrol altına alamayan sallantılar, sabit bir noktaya dalmak ve boş bakmak gibi belirtiler gözlemlenebilir.