Folat ve folik asit, suda çözünme özelliğine sahip birer B vitamini formları olarak bilinir. Folat gıdalarda doğal biçimde yer alırken folik asit bu vitaminin sentetik biçimine denmektedir. Folik asit, ekseriyetle takviye niteliği taşıyan besinlerde yahut vitaminlerle zenginleştirilmiş mısır gevreği ve unlu mamuller gibi gıdalarda bulunur.
Folik asidin suda çözünür olmasından ve vücutta depolanmamasından dolayı bağırsak florasında yer alan bakterilerce sentezlenebilmesine ek olarak beslenme ile yeteri miktarda alınması gerekmektedir. Folik asit yasaların getirdiği şekilde 1998 senesinden bu yana tahıllara ve unlu mamul vb. ürünlere eklenmektedir.
Folik asit, kandaki düşük folat düzeylerini ve aşırı kan homosistein düzeylerininin önüne geçmek ve tedavi etmek için kullanılmaktadır. Folit asit eksikliği ise özellikle hamile kişilerde spina bifida ve anensefali adı verilen nöral tüp düzensizliklerine sebep olabilmektedir. Ayrıca folik asit, DNA ve diğer genetik malzemelerin sentezlenmesi, onarılması ve hücrelerin bölünebilmesi için de oldukça önemli bir role sahiptir. Folik asit bunlara ek olarak depresyon, felç ve hafızada zayıflama gibi vakalarda da kullanılmaktadır.
Folik asit, DNA ve RNA yaratmaya katkı sağlar ve protein metabolizmasına katılır. Folik asit ayrıca fazla oranda mevcut olduğu zamanlarda vücuda zarar verebilen bir amino asit olan homosisteinin parçalanmasında kilit role sahiptir. Aynı zamanda folik asit sağlıklı kırmızı kan hücrelerinin üretimi için de gereklidir. Ayrıca hamilelik ile fetal gelişim gibi hızlı büyüme çağlarında da çok kritik bir role sahiptir.
Folik asidin görevleri arasında genel olarak şunlar yer almaktadır;
Folik asit eksikliğinde genel olarak;
Diğer yandan hamilelik çağında anne adayının yeterince folik asit almaması rahimde gelişmekte olan bebeğin özellikle beyin ve omurga gelişiminde bazı problemlere sebebiyet verebilmektedir.
Gebelik boyunca alınan folik asit, doğan çocuklarda merkezi sinir sisteminde oluşabilecek sorunları büyük oranda azaltmaktadır. En yaygın şekilde rastlanan omurganın açık kalması (spina bifida), beynin kafatası kemiğinin dışına çıkması (ensefalosel) ve beynin hasarlı ve eksik oluşması (anensefali) gibi sorunların görülme sıklığını %70 oranında önlediği bilinmektedir. Bunların dışında, diğer vitaminlerin de yeteri dozda alınması ile birlikte kalp ve böbrek rahatsızlıkları da kısmi olarak engellenebilmektedir.
Günümüz çiftlerinin daha bilinçli olmasından dolayı gebelik kararının alınmasının ardından kadın hastalıkları ve doğum doktoruna başvurmaktadırlar. Uygun olan davranışta budur. Çünkü yeni doğmuş bir çocuğun merkezi sinir sisteminin gelişimi, anne adayı henüz gebeliğinin bile farkında olmadığı zamanlarda başlar. Folik asit seviyesi yetersiz ise sinir borusu boyunca dokular tam olarak kaynaşmayabilir. Bu sorun da omuriliğin açık kalmasına ve spina bifida olarak bilinen durumun meydana gelmesine sebebiyet verir. Bunlara ek olarak folik asit seviyesinin yeterli olmaması merkezi sinir sistemi rahatsızlıklarına sebep olabilir. Bu rahatsızlıklar da bebeklerin doğum sonrasında gelişemeden ölmesine sebebiyet verebilir.
Bebeğin gelişimi esnasında folik asit takviyesi almak bebeğin normal gelişim ihtimalini yükseltir. Folik asit takviyesinin alımına minimum 0,4 mg tabletler biçiminde, gebe kalma kararının verilmesinin 3 ay öncesinden başlanmalı ve gebelik döneminin ilk 12 haftası süresince devam edilmelidir. Daha önceden, folik asit eksikliği sebebiyle merkezi sinir sistemi sorunlarına sahip bir bebek doğumu gerçekleştiyse, bu durumda doktorun önerisi ile 0,4 mg’ın üzerine çıkılabilir.
0,4 miligram Folik Asit → Spina Bifida ihtimalini %40 oranında düşürür.
4 miligram Folik Asit → Spina Bifida ihtimalini %70 oranında düşürür. (Folik Asit düzeyini yükseltmek için mutlaka hekime danışmak gerekir)
Ekmek, pirinç, makarna ve mısır gevreği çeşitleri gibi kahvaltılık tahıllar da folik asit bakımından zengin gıdalar arasında yer almaktadır. Günümüzde marketlerde yer alan bazı hazır gıda maddeleri de folik asit bakımından zenginleştirilmiştir. Nitekim pek çok bireyde folat eksikliği görülmez. Fakat bunların hiçbiri hamilelik dönemi esnasında yeterli gelmeyebilir. Bu sebeple kadın doğum uzmanları, gebe bireylere folik asit preparatı kullanmalarını tavsiye etmektedir. Folik asit eksikliğinin nedenleri genellikle şunlardır:
Alkol, folat emiliminin önüne geçmektedir ve buna ek olarak folatın parçalanıp vücuttan atılmasını hızlandırmaktadır.
Folat ihtiyacı, folatın fetüste bulunan hücrelerin gelişiminde bir role sahip olması nedeniyle hamilelik esnasında artmaktadır.
Çölyak ve iltihaplı bağırsak rahatsızlığı folat emilimini düşürebilmektedir. Sindirim organlarını kapsayan ya da normal mide asidi seviyesinin düşmesine sebep olan cerrahi operasyonlar da emilimi engelleyebilmektedir.
MTHFR geninin bir varyantına sahip olan bireyler, folatı vücut için kullanılmak üzere aktif haline dönüştüremez.
Bireylerde çeşitli sebeplere bağlı olarak folik asit eksikliği meydana geldiğinde pek çok belirti ve semptom meydana gelebilmektedir. Bu belirtilerin çoğunu şu şekilde sıralayabiliriz:
Folat eksikliğinde daha az rastlanan belirti ve semptomlar ise şunlardır:
Folik asit eksikliğinden şüphelenilen bireylere veya eksiklik oluşumuna sebep olabilecek bir rahatsızlığa yakalanan bireylere (çölyak hastalığı gibi) folik asit testi yapılmaktadır. Folik asit eksikliği teşhisini koyabilmek için hasta bireyden kan tahlili alınmaktadır. Hasta bireyden alınan kan örneği laboratuvarda folik asit bakımından incelenir ve böylece kandaki folik asit düzeyi saptanmış olur. Bu testten çıkan sonuca göre hasta bireydeki folik asit miktarının 2.7 ng/mL’den daha az olması folik asit eksikliğine işaret etmektedir. Folik asit ile B12 vitamini eksikliğinin birlikte görülebildiği durumlar mümkün olduğundan dolayı hasta bireyin kan tahliline ek olarak B12 incelemesi de istenebilmektedir.
İnsan bedeninde folik asitin biyokimyasal biçimde sentezinin imkânı olmadığı için bu vitaminin besinler ya da takviyeler aracılığı ile temin edilmesi gerekmektedir. Çeşitli gıdalarda folik asit oranı değişken olarak diğer gıdalara göre daha yüksek düzeyde bulunmaktadır;
Fasulye, mercimek ve bezelye gibi baklagiller folat açısından zengin besinlerin başını çekmektedir. Bir bardak kadar haşlanmış mercimek tüketmek, günlük folat ihtiyacının %90’ını tek başına karşılamaktadır.
Kuşkonmaz folat haricinde pek çok vitamin ve minerali de içeren bir gıdadır. Antioksidan içeriği açısından da zengin olan kuşkonmazın iltihaplanma ve enfeksiyona karşı koruyucu etkileri de bulunmaktadır.
Beslenme düzeninde yumurtaya da yer vermek folat ve diğer pek çok yararlı gıda maddesinin vücuda girmesini sağlar. Selenyum, protein ve B2 ile B12 vitamini açısından zengin içeriğe sahip olan yumurta, düzenli tüketimi ile beraber vücuttaki folik asit miktarını yükseltmektedir.
En başta ıspanak olmak üzere çeşitli yeşil yapraklı bitki ve sebzeler kalori açısından düşük ancak vitaminler açısından zengin olmaları sebebiyle tüketimi tavsiye edilen besinler arasında yer almaktadır. Lif ve K vitamini bakımından da zengin içeriğe sahip olan bu sebzeler, vücudu pek çok açıdan olumlu şekilde etkilemektedir.
Pancarlar folik asit haricinde manganez, potasyum ve C vitamini bakımından da zengin içeriğe sahip gıdalardır.
Portakal ve limon gibi turunçgiller folik asit haricinde C vitamini açısından da zengindir. Bu yüzden bu meyvelerin tüketimi bağışıklık sisteminin kuvvetlenmesinde önemli rol oynamaktadır.
Muz, farklı vitamin ve mineraller bakımından önemli bir besin kaynağıdır. Potasyum, B6 vitamini ve manganez haricinde folik asit de muzun içerisinde yer alan önemli gıda maddelerinden bir tanesidir.
Çiğ şekilde tüketilen bir avokadonun yarısı, günlük folat ihtiyacının %20’sini karşılayabilmektedir. Folat haricinde K vitamini, C vitamini, B6 vitamini ve tekli doymamış yağ asitleri açısından zengin içeriğe sahip olan avokado meyvesi çeşitli rahatsızlıkların oluşumuna karşı koruyucu etkiye sahip olabilmektedir.
Folat konsantrasyonu açısından en yüksek besinlerin başında sığır karaciğeri gelmektedir. 85g’lık bir karaciğer, günlük folat ihtiyacının %50’den fazlasını tek başına karşılayabilmektedir.
Sentetik şekilde elde edilen folik asit varyantları vitamin takviyesi olarak alınabilir. Folik asit takviyesi tüketildikten sonra çeşitli yan etkiler de buna bağlı olarak meydana gelebilmektedir. Alerjiye bağlı biçimde kurdeşen, nefes darlığı ve herhangi bir bölgede şişme gibi semptomlar ortaya çıkarsa mutlaka acil yardıma başvurulmalıdır. Çünkü bunlar ölümcül olabilen anafilaktik şokun belirtileri ve ciddi yan etkilerdir. Daha hafif seyretse de daha yaygın olarak gözlemlenen yan etkiler arasında şunlar bulunmaktadır;
Sorunun cevabı kısaca evettir. Menopoza giren kadınlar sağlıklarını korumak amacıyla her gün 400 mikrogram kadar folik aside ihtiyaç duymaktadır.
Folat eksikliği anemisi, yeterli miktarda folat alınmadığında meydana gelen bir anemi çeşididir. Folat eksikliği anemisine en çok hamilelik döneminde rastlanılmaktadır. Folat eksikliği anemisine sebep olan diğer faktörler ise aşırı alkol alımı, anksiyete ya da artriti tedavisi amacıyla alınan bazı ilaçlardır.
Folat eksikliği anemisinin belirtileri ise şunları içermektedir: