Birçok insanı pençesi altına alan ve her geçen gün daha fazla kişinin sağlık kuruluşlarına başvurma sebebi olan Ülser, mide asidi ve sindirim sıvıları gibi tahriş edici nitelikteki vücut sıvılarının mide veya onikiparmak bağırsağını (duodenum) tahrip etmesi ve bunun sonucunda doku kaybının ortaya çıkmasıdır. Mide ve onikiparmak bağırsağını sindirim enzimlerinden koruyan mukus tabakasının azalması, ülserin ortaya çıkmasının en büyük nedenlerinden biridir. Zira bu durum, sindirim asitlerinin artık korunmasız hale gelen bu tabakalara zarar vermesine neden olur. Böylece, kanamalı ve ağrılı yaralar yani ülser oluşumu meydana gelir. Üstelik sindirim sıvılarından biri olan pepsinin de etkisi sonucu doku kaybı daha derin hale gelebilir. Eğer böyle bir durum söz konusu olursa, enflamasyon adı verilen yaralar oluşmaya başlar. Sindirim sistemi hastalıkları arasında en yaygını olan ülserin çeşitleri de vardır. Özellikle bu rahatsızlıktan muzdarip bireyler; peptik ülser, mide ülseri (gastrik ülser), bağırsak ülseri ve dil ülseri gibi kavramları araştırmaktadır.
Midenin iç tarafında ve ince bağırsağın üst kısmında ortaya çıkabilen açık yaralara peptik ülser adı verilir. Mide ve onikiparmak bağırsağında (duodenumda) görülen ülserlerin genel ismi olan peptik ülserin ortaya çıkması, çeşitli nedenlere bağlıdır.
Midede oluşan ülsere mide ülseri veya diğer adıyla gastrik ülser adı verilir.
Onikiparmak bağırsağında yani duodenumda ortaya çıkan ülsere bağırsak ülseri veya duodenum ülseri (bulber ülseri) adı verilir. Mide ülseri ve bağırsak ülserinin boyutları, aşağı yukarı 3 milimetreden başlayıp 5 santimetreye kadar ulaşabilmektedir.
Ülser kendini çeşitli belirtilerle göstermektedir. Çeşitli şikâyetlere neden olabilen bu belirtiler, çok şiddetli boyutlara da ulaşabilir. Hatta duodenal ülser söz konusu olduğunda, hastalar bazı geceler uykudan uyanacak derecede sıkıntı yaşayabilir. En sık görülen ülser belirtilerini ise şu şekilde sıralayabiliriz:
● Bulantı,
● İştahsızlık,
● Kilo kaybı,
● Sık sık acıkma,
● Hazımsızlık sorunu,
● Şişkinlik ve gaz sıkıntısı,
● Midede yanma ve ağrı,
● Özellikle yemek yedikten sonra kendini gösteren mide ağrısı.
Şayet ülser hafif belirtiler gösterdiği dönemde tedavi edilmezse, ciddi şikâyetler kendini göstermeye başlar. Kanama, tıkanma ve delinme gibi son derece sıkıntılı durumlar, ortaya çıkabilecek bu ciddi sorunlardan bazılarıdır. Bu tip durumlarda acil müdahaleye dahi gerek duyulabilmektedir. Bunların haricinde, bazı vakalarda hiçbir belirti olmadığı halde kanama ya da delinme gibi durumlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle, ülserin erkenden teşhis edilmesi son derece önemlidir.
Ülserin ortaya çıkmasında en büyük sebep, Helicobacter pylori adı verilen bakteri ve NSAİ ilaçların (aspirin ve antiromatizmal ilaçlar) düzenli bir şekilde alımıdır. Ülserin diğer nedenlerini ise şu şekilde sıralayabiliriz:
● Genetik yatkınlık (irsiyet),
● Stres,
● Kortizon türü ilaçlar,
● Alkol ve sigara tüketimi,
● Sık sık kahve içme alışkanlığı,
● Çevre kirliliği.
Bu hastalıktan ve ortaya çıkan belirtilerden rahatsız olan bireylerin aklında ‘’ülsere ne iyi gelir?’’ gibi soru işaretleri oluşabilir. Bu soru işaretini gidermek adına, ülserden korunmanız için yapmanız gereken ve ülser ağrısına iyi gelecek tavsiyeleri şu şekilde sıralayabiliriz:
● Sağlıklı ve programlı bir beslenme alışkanlığı,
● Bol sıvı tüketimi,
● Kızartma, şekerli, tuzlu ve yağlı besinlerden mümkün olduğu kadar uzak durmak,
● Aşırı kafein tüketimi ülseri tetikleyebileceği için çay ve kahve tüketiminin azaltılması,
● Hafif, buharda pişmiş yiyeceklerin tüketilmesi,
● Daha az ve daha sık yemek tüketilmesi,
● Ara öğünlerin ihmal edilmemesi.
Ülserin tedavisi için sağlık kuruluşuna başvuran bireylere öncelikle klinik, laboratuvar ve görüntüleme tetkikleri sonucunda ülser tanısı konulmalıdır. Bu teşhisin ardından, ülserin en büyük nedenlerinden biri olan Helicobacter pylori adı verilen mikrobu baskılayan ilaçlar kullanılır. Şayet bakteriler hala duruyorsa, bu durumda enfeksiyona yönelik antibiyotik tedavisi gündeme gelir. Buradaki asıl amaç, ülser ilaçlarıyla birlikte mide asitlerinin azaltmak ve bireyin yakınmalarını minimum seviyeye indirgemektir. Eğer bu doğrultuda mide asidinin ülser üzerindeki etkisi ortadan kaldırılırsa, iyileşme için somut bir adım atılmış olur.
Ülser söz konusu olduğunda, ilaç tedavisi haricinde bir yöntem daha vardır. Bu yöntem ise asit ve pepsin salgısını önlemek adına sinirleri uyaran vagus sinirinin kesilmesidir. Fakat bu sinirin kesilmesi, hastalığın tekrar etme riskini tamamen ortadan kaldırmaz. Ayrıca bazı ülser vakalarında ciddi komplikasyonlar ortaya çıkabilir ve bu durumda cerrahi operasyon zaruri hale gelebilir. Dolayısıyla ülsere kesin çözüm gibi bir arayış içine girmeden önce, muhakkak doktora danışılmalı ve gerekli bilgiler bizzat kendisinden alınmalıdır.
Ülser diyeti, ülser tedavisinin bir parçası olarak uygulanır. Bu diyette mide yanmasını tetikleyen gıdalar ve mide salgılarını artıracak yiyecek-içecekler, uzak durulması gereken besinler bakımından ön plana çıkmaktadır. Özellikle tedavi sürecinde bu besinlerden imtina etmeniz, tedavi açısından da son derece önemlidir. Ayrıca bu süreçte soğanlı, acılı, baharatlı ve ekşi besinlerden de mümkün olduğu kadar uzak durulmalıdır.
Son olarak sigara ve alkol tüketimi, ülser oluşumunu destekleyen faktörler arasındadır. Örneğin alkol kullanımı, mukoza direncini bozar ve bu durum mide hastalıklarının tedavisini zorlaştırır. Bu nedenle, iyileşme sürecini uzatmamak için sigara ve alkol kullanmayı bırakmanız, hayati önem taşımaktadır.
Ülser, ne yazık ki halk arasında fazla önemsenmeyen ve geçiştirilen bir hastalıktır. Bu hastalık kendi kendine tedavi edilemediği için, vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmalı ve tedavi olmalısınız. Aksi takdirde bu hastalık, zaman içerisinde sindirim sistemi için büyük sıkıntılar doğurabilir.
Gastro özofajial reflü ve ülser tedavisinde kullanılan ilaçları şu şekilde sıralayabiliriz:
1) H2 Reseptör Blokörleri (Ranitidin, Nizatidin ve Famotidin)
2) Proton Pompa İnhibitörleri (Omeprozol ve Lansoprol)
Bu ilaçlar, mide asitlerini azaltabilir ve belirtilere bağlı olarak ortaya çıkan yakınmaları hafifletebilirler. Ancak herhangi bir ilaç kullanmadan önce mutlaka doktora danışılmalı ve gerekli bilgiler alınmalıdır.
Ülsere iyi gelen yiyecekleri şu şekilde sıralayabiliriz:
1) K Vitamini İçeren Gıdalar: Ülser tedavisinde öne çıkan en önemli vitamin, K vitaminidir. K vitamini, mide dokusundaki zarın ve açık yaraların iyileşmesinde etkilidir. K vitamini bakımından zengin ve buna bağlı olarak ülsere iyi gelen besinler ise ıspanak, kuşkonmaz, lahana, avokado, soya, yonca ve çavdar unudur.
2) Flavonoidler: Flavonoid içeren bazı besinler de ülserin tedavisinde katkı sağlayabilir. Flavonoidler, ülser gelişimini engelleyerek mide zarını korumaya yardımcı olur. Sarımsak, soğan, kereviz ve elma flavonoid bakımından zengin besinler arasındadır.
3) Lif İçeren Besinler: Lifli gıdalar parçalandıkları zaman hidroklorik asidi kontrol ederler. Bu durum, mide ülserinde asidin hasar vermesini engeller. Ülsere iyi gelen besinlerden biri olan lifli besinler ise sebzeler, meyveler ve tahıl gruplarıdır.
Ülser diyetinde uzak durulması gereken ana besinler; paketli işlenmiş gıdalar, yağ oranı yüksek ve baharatlı besinler, kızartmalar, asitli ve kafeinli içeceklerdir. Ülser diyeti programında mutlaka yer alması gereken besinler ise antioksidan ve posa değeri yüksek besinlerdir.