Menopoz, kadınların adet döngülerinin bitişine işaret eden biyolojik ve doğal bir süreçtir. Menopoz kelimesi, Yunanca mens (ay) ve pause (durmak) kelimelerinin birleşimi ile oluşturulmuştur. Dünya Sağlık Örgütü, menopozu yumurtalıkların işlevlerini kaybetmeleri nedeniyle adet döngüsünün kesin olarak durması şeklinde tanımlamaktadır. Bu süreç genel olarak, kadınların 12 normal adet döneminde hiç adet görmemesi ile teşhis edilmektedir. Üreme ve adet görme döneminden menopoza geçilen dönem ise “menopoz esnasında” anlamına gelen perimenopoz olarak isimlendirilir. Menopoz yaşı normal şartlarda 40 ila 50'li yaş gruplarında olurken, bazı durumlarda perimenopoza bağlı olarak adet düzensizliği 30’lu yaşlardan başlayarak da ortaya çıkabilmektedir. Ancak bu durum, erken menopozun her zaman gerçekleşebileceği anlamına gelmemektedir.
Perimenopoz süresi boyunca kişinin vücudundaki östrojen düzeyi, yani kadınlık hormonu düzeyi düzensiz bir biçimde yükselip azalmaya başlar. Buna bağlı bir biçimde menopoz dönemi boyunca kişide ortaya çıkabilecek sıcak basması, vajinal kuruluk ve enerji düşüklüğü gibi fiziksel belirtilerin yanı sıra, duygusal durumu etkileyen belirtiler sebebiyle de uyku düzeni bozulabilir. Bu belirtilerin hafifletilmesi ve giderilmesi amacıyla hormon tedavisinden hayat tarzı değişimine kadar birçok tedavi yöntemi bulunmaktadır.
Menopoz belirtileri ve bulguları her kadında, menstrüasyon düzenindeki değişimler de dâhil olmak üzere, farklılık göstermektedir. Düzenli üreme ve adet döneminden menopoz dönemine kadar olan perimenopoz sürecinin oluşumunu sağlayan aylar ya da yıllarda kişi, başta düzensiz adet dönemleri olmak üzere;
Perimenopoz esnasında adet döneminde atlama olması, sık görülen ve beklenen bir durumdur. Çoğunlukla adet dönemleri bir ay atlar ve sonraki dönemde tekrardan başlar veya birkaç ayı atlayıp birkaç ay boyunca tekrardan aylık döngüler başlatır. Ayrıca adet dönemi daha kısa döngüler biçiminde gerçekleşme eğilimindedir. Bu sebeple daha sık tekrarlayabilmektedir.
Fakat düzensiz dönemlere rağmen gebelik gelişimi mümkündür. Bu nedenle de bir adet dönemini atlayan, fakat menopoz geçişine başlayıp başlamadığından emin olamayan kadınların hamilelik testi yaptırması önerilmektedir. Menopoz sürecinin sonrasında vajinada hala kanama varsa, bu durumda mutlaka bir doktora başvurulmalıdır. Zira erken kontrol ve buna bağlı olarak gerçekleşen erken teşhis, tedavi sürecine çok büyük katkı sağlar.
Erken yaşta menopoz görülmesi sıkça karşılaşılan bir durumdur. Menopozun ilk belirtileri olarak çeşitli semptomlar sayılabilir. Bu erken menopoz belirtileri ise;
Dünya Sağlık Örgütü'nün yapmış olduğu sınıflandırmaya göre menopoz üç döneme ayrılır:
İlk semptomların görüldüğü dönemden menopoza kadar olan zamanı kapsar. Yumurtalıklarda folikül aktivitesi yavaşlayıp adetler düzensizleşir. Bu süreç 1-2 aydan 1-2 yıla kadar sürebilmektedir.
En son adet kanamasının görüldüğü dönemdir.
Menopozdan yaşlılık dönemine kadar olan 6 ila 8 senelik süreyi kapsar. Bir kadının postmenopoz olabilmesi için 12 ay boyunca adet görmemesi gerekmektedir.
Menopoz oluşum biçimine göre de sınıflandırılmaktadır:
Menopozun bilindiği üzere doğal bir akışta gerçekleşmesidir.
Dünya genelinde ortalama menopoz yaşı 51’dir. Erken menopoz ise menopozun 45 yaşından önce meydana gelmesi durumudur. Diğer yandan erken menopoz nedenleri genel olarak şu şekilde sıralanabilir;
Bazı cerrahi müdahaleler zamanından önce menopoza girmeye sebebiyet verebilmektedir. Adet gören bir kadının yumurtalıkları ameliyat ya da cerrahi bir işlem sonucunda alınırsa, adet kesilir ve menopoz oluşur. Ayrıca radyasyon tedavileri ve kemoterapi gibi kanser tedavileri de menopoza sebep olabilmektedir. Ancak kanser kemoterapileri sırasında görülen yumurtalıkta işlev kaybı geri dönüşümlüdür.
Pek çok kişinin merak ettiği ‘’Menopoz neden olur?’’ sorusuna cevap olarak, sürecin gelişimine neden olan birkaç önemli sebep gösterilebilir. Bunlardan en sık görüleni, yaşa bağlı olarak üreme hormonlarındaki doğal azalmadır. Bu nedenle, özellikle de kadınlar arasında menopoz yaşı çok merak edilmektedir. Kişiler 30'lu yaşların bitişine doğru yaklaştığında yumurtalıklar menstrüasyonu (adeti) düzenleyen östrojen ve progesteron hormonlarını daha az miktarda üretmeye başlar. Bu da doğurganlığın azalmasına sebep olmaktadır.
40’lı yaşlardan başlayarak, ortalama 51 yaşına kadar adet dönemlerinde sürenin azalma uzama ya da dönemin daha hafif, daha ağır veya hiç yaşanmama gibi değişiklikler gözlemlenebilmektedir. Bu dönem, yumurtalıkların yumurta üretimini tamamen durdurup adet dönemine girmemeye kadar uzanan doğal bir süreçtir.
Kişinin rahminin alındığı fakat yumurtalıklarının alınmadığı bir histerektomi işlemi çoğunlukla hemen menopoza sebep olmaz. Kişi artık adet görmüyor olsa bile, yumurtalıkları hala yumurta ile östrojen ve progesteron hormonu üretir. Fakat hem rahmin hem de yumurtalıkların çıkarıldığı total histerektomi gibi cerrahi uygulamalar hemen menopoza sebep olabilir. Böylelikle kişinin adet dönemleri anında durur. Normal koşullarda birkaç yıl içerisinde ortaya çıkabilecek hormonal değişimler aniden gerçekleştiği için şiddetli sıcak basmaları, ağrılar ve diğer menopoz semptomlarının ortaya çıkması muhtemeldir.
Diğer yandan radyasyon tedavisi ve kemoterapi gibi kanser tedavileri, hem doğrudan menopoza sebebiyet verebilir hem de tedavi esnasında ya da hemen tedavi sonrasında sıcak basması gibi menopoz belirtilerinin ortaya çıkmasına davetiye hazırlayabilir. Kemoterapiden sonra gerçekleşen menstrüasyonun ve doğurganlığın durması durumu ise çoğu vakada kalıcı değildir. Ancak yine de doğum kontrol önlemlerinin alınması, önlem alma açısından gerekli olabilmektedir.
Erken menopoz veya erken yumurtalık yetmezliği ise kadınların yaklaşık olarak %1’inde 40 yaşından önce ortaya çıkmaktadır. Genetik etkenlerden ya da otoimmün hastalıklardan kaynaklanan nedenlerden dolayı kişinin yumurtalıkları yeterli seviyede üreme hormonu üretemediğinde erken menopoz durumu ortaya çıkabilmektedir. Fakat birçok vakada buna neden olacak olabilecek hiçbir durum bulunmamaktadır. Bu durumun meydana geldiği vakalarda beyin, kalp ve kemiklerin sağlığı ve yapısını korumak amacıyla doktorlar tarafından en azından doğal menopoz yaşına kadar süren bir hormon tedavisi önerilmektedir.
Menopoza geçiş sürecinde adet kanamaları genellikle hemen son bulmaz. Östrojen ve progesteron hormonlarındaki düzensizlikler kanamanın miktarını etkilerler. Kanamalar sık veya uzun aralıkta görülebilir.
Menopoz döneminden sonra kişilerin bazı tıbbi durumlarla karşılaşma riskinde artış gözlemlenmektedir. Bu tıbbi durumlar arasında öncelikle kardiyovasküler hastalıklar, yani kalp ve dolaşım sistemi sorunları görülmektedir. Kalp hastalıkları, kadınlarda da erkeklerde olduğu gibi en önde gelen ölüm sebepleri arasında bulunmaktadır. Bundan dolayı düzenli egzersiz yapma, sağlıklı beslenme ve sağlıklı kiloyu korumak kişinin sağlığı için önemlidir.
Ayrıca kişiler bu durumdan doğabilecek yüksek kolesterolü ya da tansiyonu kontrol altında tutulması için yapılması gereken şeyleri öğrenmek üzere bir doktora başvurmalıdır. Böylece ortaya çıkabilecek komplikasyonlar en aza indirgenmiş olur.
Osteoporoz, kişide kemiklerin kırılgan ve zayıf olmasına sebebiyet veren kırık riskinin artmasına sebep olmaktadır. Kişiler menopoz döneminden sonraki ilk birkaç sene içerisinde, kemik yoğunluğunu hızlı bir biçimde kaybederek yüksek osteoporoz riski ile karşı karşıya kalır. Bu süreç içerisinde kadınlar özellikle bilek, kalça ve omurga üzerinde meydana gelebilecek kırıklara karşı hassas hale gelirler.
Ayrıca perimenopoz süreci esnasında ve menopozdan sonra metabolizma yavaşladığı için kişilerde kilo alma durumları görülebilir. Kişi mevcut ağırlığını korumak için daha az yemek yeme ve daha fazla egzersiz yapma ihtiyacı duyabilmektedir.
Diğer yandan vajina ve üretra dokularındaki elastikliğin yitirilmesi neticesinde ise bahsi geçen kişinin;
Bireyin Kegel egzersizleri ile pelvik kaslarını güçlendirmesi ve topikal vajinal östrojen tedavisi alması, bu şikâyetleri hafifletmeye yardımcı olabilir. Buna ek olarak doktor kontrolünde gerçekleşecek ve sürdürülecek bir hormon tedavisi, aynı zamanda idrar tutamama ve menopozal idrar yolu ile sonuçlanabilen vajinal değişimler için etkili bir tedavi yöntemi olabilmektedir.
Menopozu teşhis etmek için normal koşullar içerisinde testlere gerek yoktur. Menopoz belirti ve bulgularının ortaya çıkması çoğunlukla menopoz geçişine, yani perimenopoza başlangıç tanısının konulması için yeterli olmaktadır. Düzensiz adet dönemleri ya da sıcak basması gibi belirtilere ilişkin endişeleri olan kişiler doktorlarına başvurmalıdır. Bazı durumlarda ise daha ileri tanı konulması gerekli olabilir. Bu tür durumlarda ilgili hekim, çeşitli hormonların düzeylerini kontrol etmek için kan testi önerebilmektedir.
Bu testlerin içerisinde FSH yani folikül uyarıcı hormon ve östrojen yani estradiol testleri yer almaktadır. Menopoz ortaya çıktıkça kişinin FSH düzeylerinde artış gözlemlenirken, östradiol düzeylerinde azalma gözlemlenir. Tiroit uyarıcı hormon testi ise hipotiroidizmin yani yetersiz tiroidin menopozdakiler ile benzer belirtilere sebep olup olmadığının saptanması için kullanılabilir.
Menopozu test etmek için en güvenilir yöntem kandaki hormon düzeyinin ölçülmesi ve bunu bir doktor muayenesi ile pekiştirmektedir. Menopoz tanısı koymak için FSH hormonunun düzeyinin ölçülmesi gereklidir. İdrar ile birlikte sonuç veren ve evde menopoz testi yapılmasını ulaşılabilir kılan testler vardır. Menopoz testleri de kan testinde olduğu gibi FSH hormonunun seviyesini ölçmek amacıyla üretilmektedirler.
Menopoz yaklaşırken kanda FSH hormonu artmaktadır. Bu da idrarda FSH hormonunun görülmesine neden olur. Bu testler gebelik testlerinde olduğu gibi yalnızca idrardaki hormon miktarını ölçebilir. Kan tahlilinde olduğu gibi kesin bir değer almak mümkün değildir. Bu nedenle testin sonuçlarına kesin olarak güvenmemek gerekir. Test sonucu negatif olsa bile kişi menopoza giriyor ya da girmiş olabilir. Bunun için kesin sonuç isteyen kişilerin bir doktora danışması tavsiye edilir.
Menopoz herhangi bir tıbbi tedavi gerektirmez. Tıbbi tedaviden ziyade menopoz tedavisi, kişiye rahatsızlık verebilecek olan belirti ve bulguları hafifletmeye ve yaşlanma ile meydana gelebilecek kronik durumların önüne geçmeye ya da yönetmeye odaklanır.
Menopoz semptomlarını yönetmek için kullanılacak tedaviler içerisinde öncelikle hormon tedavisi bulunmaktadır. Östrojen tedavisi, menopozda ile kişide ortaya çıkan sıcak basmalarını gidermek için en etkili tedavi yöntemidir. Ayrıca östrojen kemik kaybını önlemeye yardımcı olmaktadır. Doktor kişinin bireysel ve ailevi tıbbi geçmişine bağlı bir şekilde belirtilerin giderilmesi için gerekli en kısa süre boyunca en düşük dozda olan östrojen tedavisini önerebilir.
Rahmi alınmayan kişilerin östrojene ek olarak denge sağlamak amacıyla progestine ihtiyacı olmaktadır. Uzun süreli hormon tedavisi gören kişilerde bazı kardiyovasküler ve meme kanseri riskleri artmaktadır. Fakat menopoz dönemi süresince hormon kullanımı bazı vakalarda tedaviye önemli katkılar sağlamıştır. Risklerin en aza indirilmesi için bu tür bir tedaviye başlamadan önce mutlaka doktor tarafından görüş ve tavsiye alınması gerekmektedir.
Vajinal kuruluğu gidermek için ise vajinal östrojenden yararlanmak mümkündür. Bu tedavi tekniğinde östrojen vajinal krem, tablet ya da halka kullanılarak doğrudan vajinaya iletilebilir. Bu tedavi, vajinal dokular tarafından emilen az miktarda östrojeni vücuda sağlar ve vajinal kuruluk problemi gibi cinsel ilişkiyi olumsuz etkileyebilecek sorunları veya bazı idrar sorunu belirtilerini hafifletmeye yardımcı olabilir.
SSRI olarak isimlendirilen seçici serotonin geri alım inhibitörü ilaç sınıfında bulunan bazı antidepresanlar az miktarda kullanıldıkları takdirde, menopozun sebep olduğu sıcak basmalarını azaltmaya yardımcı olabilmektedir. Diğer sağlık durumları sebepleriyle östrojen alamayan ya da herhangi bir duygudurum bozukluğu için antidepresan kullanmak zorunda olan kişilerde sıcak basmalarının doğru bir şekilde yönetilmesi için hekim önerisi ile düşük dozlu bir antidepresan alımı yararlı olabilmektedir.
Normal koşullarda nöbet geçirme vakalarında kullanılan ilaçların aynı zamanda sıcak basmalarını azaltmaya yardımcı olduğu da gözlemlenmiştir. Bununla birlikte, östrojen tedavisini alamayan kadınlarda veya gece sıcak basması sorunu yaşayan bireylerde yarar sağlayabilmektedir. Tipik olarak yüksek tansiyonu tedavi etmek amacıyla kullanılan ilaçlar sıcak basmalarına karşı bireye biraz rahatlama sağlayabilmektedir.
Doktorlar osteoporozun önüne geçmek ya da tedavi etmek amacıyla kişinin bireysel sağlık durumunun gerektirdiği ihtiyaçlara bağlı kalarak çeşitli ilaçları tavsiye edebilmektedir. Kemik kaybı ve kırık riskini en aza indirgemeye yardımcı olan birkaç ilaca ek olarak kemikleri güçlendirmeye yardımcı olan D vitamini takviyelerinin kullanımı, ancak doktor önerisinden sonra mümkün olabilmektedir.
Herhangi bir sağlık sorunu olmayan, 60 yaşından küçük, menopoza yeni girmiş hastalarda menopoz şikayetlerine bağlı olarak hormon tedavisi uygulanabilir. Özellikle yaşam kalitesini bozacak ölçüde şikayetleri olan hastaların tedavi alması önemlidir. Şikayetler günlük aktiviteleri kısıtlıyorsa zaman kaybetmeden bir doktora danışmak en iyi yoldur. Şikâyeti olmayan ancak menopoz kaynaklı ürogenitalatrofi görülen hastaların tedavi olması gereklidir. Bu durum idrarda yanma ve sık idrar yolu rahatsızlığı gibi durumlara neden olabileceğinden tedaviye başlamak önemlidir. En düşük dozda başlayan tedaviye gerekli görüldüğü durumda doz artışı ile takviye sağlanabilir.
Hormon replasman tedavisi (HRT) östrojenin yeterli miktarda olmadığı durumlarda uygulanan bir çeşit takviye tedavisidir. Tedavi süresince haftanın düzenli bir şekilde östrojen ve progesteron içerikli ilaçlar kullanması sağlanır. Tedavi, menopozla birlikte gelişen osteoporoz ve kalp-damar hastalıklarının sıklığını azaltma amacıyla yapılır. Hormon replasman tedavisi ayrıca menopozla birlikte görülen diğer birtakım şikayetlerin de azalmasına yardımcı olur. Sıcak basması, terleme, çarpıntı ve halsizlik gibi şikayetler de böylece azalmaktadır.
Hormon replasman tedavisi bunlara ek olarak kemik sağlığı için de oldukça faydalıdır. Böylece menopozun neden olduğu kemik kaybı önlenebilir ve tedavi sonucu olarak kemik kitlesi artırılır. Bu da kırık riskini oldukça düşürür. Kalp-damar sağlığı riski de tedavi sonunda azalmış olur. Tedavi cinsel hayat üzerinde de birtakım faydalar doğurur. Hormon replasman tedavisinin ayrıca son olarak ağız kuruluğu ve ağızda kötü tat gibi şikayetlerde azalma sağladığı görülmüştür.
Hormon tedavisi her ne kadar faydalı olsa da herkese uygulanamamaktadır. Bilinen ve şüpheli rahim ve meme kanseri hastalarının hormon tedavisi alması tavsiye edilmez. Teşhis edilmemiş anormal hastalığa sahip olan hastaların da aynı şekilde tedavi alması mümkün değildir. Karaciğer hastalığı olan ve pıhtı atma riski taşıyan hastalar da riskli grupta yer almaktadır. Aşırı kilosu ve varisi olan kişiler de tedavi için uygun değildir. Aşırı sigara tüketimi de tedaviye engel oluşturmaktadır.
Son olarak kalp krizi geçmişi olan, beyin damar tıkanıklığı veya inme geçiren kişilere de hormon replasman tedavisi uygulanmaz. Hipertansiyon, diyabet, safra kesesi taşı, hiperlipidemi, migren ve rahimde miyom varlığı olan kişilerin ise tedavi boyunca dikkatli olması gerekmektedir. HRT, iki şekilde uygulanabilir. Bunlar enjeksiyon ve ağızdan alımdır. Ayrıca vajinal krem şeklinde kullanım da mümkündür. Hormon tedavisi alan kişilerin düzenli olarak meme ve rahim muayenesi olması önerilmektedir. Kemik ölçümü de hormon tedavisi süresince yapılmalıdır.
Menopoz döneminde sıcak basmaları en çok görülen şikayetlerden biridir. Bu bakımdan giyilen kıyafetlere dikkat etmek gerekir. Fazla kalın ve ağır kumaşlı kıyafetler yerine hafif ve kat kat giymek bu sorunun önüne geçecektir. Kat kat giymenin avantajı sıcak basması durumunda kıyafetlerin kolayca çıkarılabilir olmasıdır. Daha öncesinde bahsedildiği gibi beslenme düzenine dikkat etmek oldukça önemlidir.
Özellikle kafein, sigara ve alkol tüketen kişiler bu alışkanlıklarından uzaklaşmalıdır. Baharatlı ve fazla acı yemekle tercih edilmemelidir. Östrojenin azalması vajinal sıvıların salgılanmasının önüne geçebilmektedir. Bu da ağrılı cinsel birleşmeye neden olmaktadır. Bunun için rahatlatıcı yağlar kullanılabilir.
Ayrıca düzenli bir cinsel hayata sahip olmak atrofiden korunmak için önemlidir. Osteoporoz da menopoz sonrası dönemde görülebilecek sorunlardandır. Bunun önüne geçmek için ise günlük kalsiyum alımına mutlaka dikkat edilmelidir. Düzenli egzersiz yapmak da bu durum için faydalıdır. Gerekli durumlarda hormon replasman tedavisi tercih edilebilir.
Şartlar ne olursa olsun dengeli ve düzgün bir beslenme sağlıklı bir hayat sürmek için oldukça önemlidir. Menopoza girmiş kadınların beslenmelerine dikkat etmeleri menopoz sonrası dönemde görülebilecek problemlerin önlenmesine yardımcı olur. Menopoz sonrası dönemde östrojen yetmezliği görülebilmektedir. Buna bağlı olarak da vücutta birtakım değişiklikler yaşanabilir. Östrojenin düşmesi metabolizma hızını yavaşlatmaktadır.
Bu durum da hızlı bir kilo alımını beraberinde getirmektedir. Bu nedenle beslenmesine dikkat etmeyen kişilerin menopoz sonrası dönemde vücutlarında birtakım değişiklikler gerçekleşebilir. Bu da bazı kişiler üstünde olumsuz etkiye yol açabilir. Bu durumun önüne geçmek adına olabildiğince doğal gıdalar tüketilmelidir. Porsiyonlar dengelenmeli, aşırı tatlı, yağlı ve tuzlu gıdaların tüketiminden de kaçınılmalıdır. Özellikle menopoza giren kadınların yorumları incelendiğinde çoğunda sıcak basması ve halsizlik gibi belirtiler olduğu görülmüştür.
Bu bakımdan gerekli miktarda E vitamini almak önemlidir. D vitaminin ise vücutta olması gereken miktarda olmasına dikkat edilmelidir. Menopoz sonrası dönemde osteoporoz da görülebileceğinden bu durumun önlemek adına günlük 1500 mg kalsiyum alınmalıdır. Sağlıklı bir beslenmenin yanı sıra spor yapmak da oldukça önemlidir. Başlı başına herkesin hayatında olması gereken spor, menopozun beraberinde yaşanabilecek kilo alımlarını da dengeleyecektir. Yapılacak olan egzersizlerin vücudu fazla zorlamamasına dikkat edilmelidir. Bu bakımdan yoga, pilates, yürüyüş ve hafif tempolu koşu gibi yapılabilecek hafif egzersizler de faydalı olacaktır.
Menopoz, kadınlar için oldukça zor geçirilen bir dönemdir. Yumurtalıkların fonksiyonlarını büyük ölçüde yitirmesi sonucu adet kanamaları biter ve bu da menopoza neden olur. Menopoz öncesi dönemden itibaren olmak üzere vücutta birçok değişiklik meydana gelir. Bu dönemde ara kanamalar, uzun kanamalar, akıntı, ateş basmaları, göğüste hassasiyet ve ruhsal değişiklikler görülebilir. Bu durumlar kişiyi fiziksel olduğu kadar psikolojik olarak da etkilemektedir.
Menopoza geçiş süresince yumurtlama oldukça düzensizleşir. Bu durumda yumurtalarda fonksiyonel kist görülebilmektedir. Kimi durumda yumurtalar gelişir ancak çatlamaz. Bu durum da aynı şekilde kist oluşumuna neden olur. Bu türde meydana gelen kistlerin büyük bir bölümü takip edilir ve zamanla kendiliğinden yok olurlar.
Yaşın ilerlemesi ile birlikte rahimdeki urlar menopoz öncesi dönemde hormon seviyelerine bağlı olarak büyüme gösterebilir. Ancak menopoz sonrasında herhangi bir büyüme saptanmaz. Bu nedenle menopoz öncesi dönemdeki urların takip edilmesi önemlidir. Menopoz döneminde büyüme geçiren urlar olumsuz olarak kabul edilirler. Bu durum değerlendirme gerekir.
Bütün bunların yanı sıra bu dönemde depresyon da görülebilmektedir. Vücutta daha önceden görülmeyip sonrasında ortaya çıkan bu tür sağlık sorunları kişinin psikolojisini önemli ölçüde etkileyebilmektedir. Bu dönemde menopozda olan kadının ailesinin ve sevdiklerinin desteğini alması önemlidir. Kişinin çevresindeki insanlar, menopoz süreci hakkında bilgi sahibi oldukları durumda kişide gerçekleşen değişimleri anlamlandırabilirler. Sıcak basması gibi durumlar bazen sinirli bir ruh haline neden olabileceğinden, bunun yaşanan dönemle ilgili olduğunun bilinmesi hem kişi hem de çevresi için yardımcı olacaktır.
Menopozda cinsellik, merak edilen diğer bir konudur. Vajinada azalan nem ve elastikiyet kaybından kaynaklanan vajinal kuruluk, cinsel ilişki esnasında ağrılara, yaralanmalara ve hafif kanamalara sebebiyet verebilmektedir. Ayrıca, duyu azalması bireyin cinsel isteğini azaltabilir. Bu durumlarda kullanılacak su bazlı vajinal nemlendirici ya da kayganlaştırıcılar kişiye cinsel ilişki esnasında yardımcı olabilir. Eğer vajinal kayganlaştırıcıların kullanımı yeterli sonuçları sağlamazsa, yine doktor önerisinin ardından vajinal krem, tablet ya da halka şeklinde bulunan bölgesel vajinal östrojen tedavisi pozitif sonuçlar verebilmektedir.