Lütfen Bekleyiniz...

AIDS (HIV) Nedir? HIV Belirtileri ve Tedavisi

Son Güncelleme Tarihi: 05.04.2023
AIDS (HIV) Nedir? HIV Belirtileri ve Tedavisi
İçindekiler

    AIDS Nedir? 

    AIDS hastalığı, virüs kaynaklı (HIV) bir çeşit bağışıklık sistemi hastalığıdır. Hastalığın kaynağı olan HIV (Human Immunodeficiency Virus), bağışıklık sistemini baskılayarak vücut savunmasında kritik öneme sahip olan hücreleri yok eder. Bu da vücut direncini oldukça düşürür. Bu durum, ciddi enfeksiyon rahatsızlıkların ve hatta kanser gibi hastalıklara neden olabilir. HIV, bütün dünyada yaygın olan bulaşıcı bir hastalıktır. Verilere göre bu enfeksiyonu taşıyan kişilerin oranı 37 milyon civarındadır. Bu hastalık Türkiye’de de görülmektedir. 

    HIV, insana bulaştığı takdirde çok ciddi sorunlara neden olabilir. Bu nedenle hastalığın erken evrede tespit edilmesi önemlidir. Bu durum ayrıca kişinin hastalığını diğer insanlara bulaştırmaması için de önemlidir. Bunun sağlanması için belirti ve bulgular mutlaka takip edilmelidir. Hastalığı taşımayan kişilerin de hastalığın bulaşma yollarını ve hastalıktan korunma yöntemlerini öğrenmesi oldukça mühimdir. Bu bilgileri öğrenmek kişinin hem kendisinin hem de çevresinin güvenliği için hayati önem taşır.

    AIDS Belirtileri Nelerdir?

    Akut enfeksiyon dönemi başladığında, ilk birkaç hafta içinde hiçbir belirti görülmeyebilir. Belirtiler 2. Haftadan sonra kendisini göstermeye başlar. Özellikle 2-4. Haftalarda ateş, boğaz ağrısı, baş ağrısı ve deri döküntüleri görülebilir. Bu tür belirtiler özellikle grip gibi hastalıklarla karıştırılmaktadır. Hastalık bu dönemde en bulaşıcı haldedir. 

    Yaygın HIV belirtileri aşağıdaki gibidir: 

    • Ateş
    • Boğaz ağrısı ve enfeksiyonu
    • Baş ağrısı
    • Büyüyen lenf bezleri
    • Vücut döküntüleri (özellikle yüz ve gövdede)
    • Ağız çevresinde ve genital bölgede yaralar
    • Kas ve eklem ağrıları
    • 1 ay içinde geçmeyen ishal
    • Bulantı ve kusma
    • İki ay içerisinde 7-10 kg civarında kilo kaybı

    Belirtisiz Dönem: Yalnızca birkaç hafta boyunca devam eden akut dönem sonra erdikten sonra görülen dönemdir. Bu dönemden sonra HIV pozitif kişiler, herhangi bir belirti ile karşılaşmaksızın 8-10 yıl kadar yaşayabilirler. Kişi bundan habersiz bile olsa hala virüsü taşır ve bulaştırır. Bu dönemde lenf bezlerinde fark edilir büyümelere rastlanabilir. Bazı durumlarda belirtisiz dönem 10 yıldan daha uzun sürebilir. Bu dönemde ilaç tedavisine başlayan kişiler bağışıklık sistemlerini ileri döneme kıyasla çok daha iyi korumuş olurlar. Bu da virüsün vücuda olan etkisin azaltır.

    İleri Dönem: AIDS için en ileri evredir. Bu evrede bağışıklık sistemi iyice zayıflamış haldedir. Bu aşamaya kadar herhangi bir tedavi görmemiş olan kişiler ilerleyen süreç ile beraber çeşitli hastalıklara karşı korunmasız haldedirler. Hastalar bu dönemde enfeksiyonlara ve kansere karşı dirençsiz haldedir. Bu da organları büyük tahribata uğratır. Hastada yorgunluk, kilo kaybı, kısa süreli hafıza kaybı ve şişmiş lenf düğümleri görülebilir. Mantar enfeksiyonları ve kalıcı döküntüler de bu dönemde görülebilir.

    AIDS Nasıl Bulaşır?

    HIV, kişiden kişide çeşitli yollarla bulaşabilir. En yaygın bulaşma yollarının başında cinsel temas ve kan gelir. Hastalık bulaştığı takdirde çeşitli dokulara yerleşir. Bu durumdan en çok bağışıklık sistemi hasar alır. Cinsel yolla hastalanmış vakaların %71’inin bulaşma yolu heteroseksüel ilişkidir. 

    HIV’nin bulaşma yolları genel olarak aşağıdaki gibidir:

    Cinsel Temas

    HIV, %80-85 oranında cinsel ilişki yolu ile yayılmaktadır. Kanın, spermin ya da vajinal sıvının, diğer kişinin penis, vajina, anüs mukozası ya da ağız ve derisindeki zedelenmiş doku, kesik ya  çatlaklarıyla temas etmesi sonucunda hastalık bulaşır. Virüs, her türlü cinsel ilişkiden kaynaklı olarak bulaşabilmektedir. 

    Korunmasız vajinal, oral ve anal cinsel temasın hepsi bu bakımdan risk teşkil eder. Bulaşma için cinsel birlikteliğin tekrarlanmasına gerek yoktur. Tek bir korunmasız cinsel temas bile kişide hastalık varsa bir diğer kişiye kolayca bulaşabilir. Bu nedenle her türlü cinsel temasta korunma yöntemlerine dikkat edilmelidir.

    Kan Yoluyla Bulaş

    HIV, kanda yüksek miktarda bulunur. HIV pozitif hastalara ait kan ve kan ürünleri dikkatle muhafaza edilmelidir. Temas halinde virüs bulaşabilir. Kan, çeşitli yollarla diğer kişiye temas edebilir. Ancak artık ülkemizde kan ürünleri titizlikle taranmaktadır. Kan bağışçıları da aynı titizlikle kontrol altına alınmaktadır. Bu sebeple kan yolu ile bulaş fazla olası değildir. 

    • Aşağıdaki durumlarda hastalık bulaşabilmektedir:
    • HIV pozitif kişiden alınan organ, doku ve sperm transferi
    • Kullanılmış şırınga, , iğne, cerrahi aletler, diş hekimliği ürünleri, kesici aletler, dövme aletleri
    • Kan nakli (test yapılmamış)
    • Damar yoluyla (Enfekte şırınganın kullanılması, uyuşturucu madde kullanımı vb.)
    • Cinsel organda meydana gelen kanama
    • Adet kadının penise, vajinaya ya da ağza teması

    Anneden Bebeğe Temas Yolu

    Anneden bebeğe virüs çeşitli evrelerde geçebilmektedir. Bu hamilelik süresinde olabileceği gibi doğum sırasında ve doğum sonrasında da olabilir. Emzirme döneminde ise %20-30 oranına bulaşma görülebilmektedir. 

    Eğer anne HIV pozitif ise doğum mutlaka sezaryen yapılmalıdır. Doğum sonrasında ise annenin bebeği emzirmemesi önem arz eder. Tedavi uygulanacak ise bu gebeliğin son üç ayında başlanmalıdır. Bebekte ise tedaviye ancak doğum sonrası başlanabilir. 

    HIV yaygın inanışın aksine aşağıdaki durumlarda bulaşmaz:

    • Aynı mekânda bulunmak (evde, odada, okulda, iş yerinde)
    • Aynı havayı soluma
    • Hapşırık, öksürük gibi vücut sıvıları ile temas (tükürük, gözyaşı, ter ve idrar)
    • Tokalaşma, yanaktan yanağa öpüşme, el ele tutuşma ve sarılma gibi yalnızca deri ile yapılan temaslar
    • Hasar almamış deriye kan temas etmesi
    • Aynı tabaktan yemek yeme ya da ortak bardak kullanımı (çatal, kaşık bıçak)
    • Kişinin cep telefonu gibi temas ettiği eşyaları kullanma
    • Ortak tuvalet, duş ve musluk kullanımı
    • Ortak yüzme havuzu, sauna ya da hamam kullanımı, bu tür ortamlarda ortak havlu kullanma
    • Sivrisinek sokması, kedi, köpek gibi hayvanların ısırması

    Bu tür temasların HIV bulaştırmayacağı hakkında insanları bilgilendirmek oldukça önemlidir. Bu çeşit yanlış yaygın inanışlar hem hastalığı taşıyan kişilerin hem de onların ailelerinin günlük yaşamlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu kişiler özellikle geçmişte okul ve iş hayatlarında dışlanmaktaydılar. Ancak günümüzde yapılan bilgilendirmeler ile bu yanlış inanışların azaltılması başarılmıştır. 

    AIDS Neden Olur?

    HIV nedenleri olarak kan ve vücut salgıları ile temas başta gelmektedir. Bu durumu genellikle cinsel temas sağlar. Özellikle korunmasız yaşanan herhangi bir cinsel birliktelik risk taşır. Bunun dışında iğne ve şırınga kullanımına oldukça dikkat edilmelidir. Bu tür aletlerin hiçbiri ortak kullanılmamalıdır. 

    Enfekte bir kişinin kanıyla gerçekleşen açık temas da HIV pozitif olmak için yeterlidir. AIDS nedenleri arasında son olarak ise hamilelik gelir. Hastalık anneden bebeğe hamilelik süresinde geçebileceği gibi doğum sırasında ya da sonrasında da geçebilir. AIDS genetik yollarla bulaşan bir hastalık değildir. Ancak çevresel etkiler ile hastalığa yakalanılabilir. 

    AIDS Kimlerde Görülür?

    HIV, hastalığı taşıyan kişilerin kanıyla ya da onlarla cinsel yolla etkileşime girilmesiyle bulaşır. Özellikle tek eşli bir hayat sürmeyen kişilerde görülebilmektedir. Nitekim, HIV’in bulaşması için en yaygın yol cinsel temastır. Korunmasız ilişkiye giren kişiler de AIDS hastalığı riski taşır. Böyle bir durumdan şüphelenildiği takdirde zaman kaybetmeden bir uzmana danışmak hayati önem taşır. 

    Ayrıca hastalığı taşıyan annelerin bebeklerinde de HIV görülebilmektedir. Bu nedenle doğurganlık çağındaki tüm kadınlar AIDS konusunda bilgilendirilmelidir. Konu hakkında farkındalık yaratılması durumunda hastalık taşıyan annelerin tedavisine zaman kaybetmeden başlanabilir. 

    AIDS Tanı Yöntemleri Nelerdir?

    AIDS teşhisi, HIV testi ile konulabilir. Bu test basitçe, kanda bulunan antikorları ya da virüsün antijenlerini görüntüler. Bu yolla HIV teşhis edilebilir. Virüsün kişide tespit edilebilmesi için testin temastan 3-8 hafta sonra yapılması gerekmektedir. Bağışıklık sistemi ilk tepkileri ancak bu sürede verir. 

    Böylece kandaki antikor sayısı artar ve virüs tespit edilebilir. Bazı durumlarda ilk 6 ay hastalık tespit edilemeyebilir. Bu durum hastalığın teşhisini zorlaştırır. Bu nedenle antijenin ve antikorun bir arada incelenmesi gerekebilir. Bu da ayrı birtakım testler gerektirir. 

    Tanıda ilk olarak kullanılan test ELISA testidir. Bu test yardımı ile kişide HIV enfeksiyonunun olup olmadığı tespit edilebilir. Sonuç negatif ise bu kişide hastalık bulunmadığı anlamına gelir. Sonuç pozitif ise test tekrarlanır. Sonucun yeniden pozitif gelmesi durumunda Western blot denen doğrulama testi gereklidir. Bu testin de pozitif sonuçlanması ile birlikte kişiye HIV/AIDS tanısı konulur.

    AIDS Testi Nedir ve Nasıl Yaptırılır?

    AIDS ya da HIV testi, şüpheli kişide virüs bulunup bulunmadığını tespit etmek için yapılan bir testtir. Böyle bir durumda test yapılmadan önce ilk 6 hafta beklemek gerekmektedir. Bu aşamada mutlaka bir uzman ile irtibat halinde olunmalıdır. Bir çeşit HIV testi olan ELISA testi sırasında, kanda antikor durumuna bakılır. 

    Testten kesin sonuç almak için belli bir süre gereklidir. Erken dönemde yapılan testte negatif sonuç alınabilir. Bu kişide hastalığın kesin olarak bulunmadığı anlamına gelmez. Bu nedenle HIV şüphesi bulunan kişilere p24 testi de yapılmalıdır. P24, virüsün kendine özel bir proteindir. Virüs, ancak Western Blot testinin de uygulanması ile kesin olarak tespit edilebilir. PCR testi ile, antikorlar vücutta meydana gelmeden virüs tespit edilebilir. 

    ELISA Testi Nedir?

    ELISA Testi, bir antijen ile bir antikor arasındaki reaksiyonu gösterir. Bu da çeşitli hastalıkların tespitini sağlar. Testin sonucunun görülür olması için bir enzimden faydalanılmaktadır. Test sonucunda enfeksiyon etkenleri ve vücudun buna karşı ürettiği antikorlar saptanır.

    AIDS Testi Ne Zaman Yapılmalıdır?

    HIV testi yapılması için belli bir süre beklemek gereklidir. HIV, etkilerini kişiye enfekte ettikten ancak birkaç hafta sonra gösterir. Buna hastalığın kuluçka süresi denir. Bu süreçteyken yapılan hiçbir AIDS testi doğru sonuç vermeyecektir. Testlerin virüsün antikorlarını tespit edebilmesi için 4 ila 6 haftalık bir süreç gereklidir. En doğru sonuç için ise 3 ay beklemek gereklidir. Şüpheli bir temas sonrasında 90 gün beklemek en doğru sonucun alınmasına olanak sağlar. Bazı durumlarda bekleme süresi testin çeşidine göre de değişebilmektedir.

    AIDS Tedavisi Nasıl Yapılır?

    AIDS için tamamen etkili olan bir tedavi yöntemi günümüzde henüz bulunmamaktadır. Ancak AIDS aşısı çalışmaları hala devam etmektedir. Tedavinin amacı hastanın yaşam kalitesini yükseltme odaklıdır. Böylece hastalık kontrol altına alınarak vücuda daha az tahribat verir. İlaçların düzenli olarak tüketilmesi durumunda kişinin yaşam süresi uzatılabilir. 

    Tedavide virüsün çoğalmasını durdurmak için antiretroviral tedaviye başvurulur. Bu tedavi ömür boyu sürmektedir. Düzenli uygulanması ile HIV’in yayılımı önlenir. Bu da bağışıklık sistemini güçlendirir. Tedavide başarı elde etmek için ilaçların vücuda uyum sağlaması gereklidir. Ayrıca tedavi asla yarıda bırakılmamalıdır. Verilen dozda uygulanan tedavi kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde yükseltir.

    AIDS İçin Nasıl Önlemler Alınabilir?

    AIDS, bulaştığı takdirde ciddi sonuçlara neden olabilecek bir durumdur. HIV ile enfekte olmamak ya da karşılaşmamak için pek çok farklı yönteme başvurulabilir. Bunların başında ilk olarak korunmasız cinsel ilişkiden kaçınmak gelmektedir. Mümkünse tek eşlilik tercih edilmelidir. Cinsel ilişki sırasında mutlaka kondom kullanılmalıdır. Hastalığın cinsel yolla bulaşmaması için bunlara dikkat etmek gereklidir.

    Bunun dışında şırınga ya da kesici aletler kesinlikle ortak kullanılmamalıdır. Özellikle cerrahi malzemeler ve diş hekimi malzemeleri mutlaka sterilize edilmelidir. Bir hastada kullanılan alet sterilize edilmeden asla bir diğer hastada kullanılmamalıdır. Deride meydana gelen herhangi bir açık yara asla açık halde bırakılmamalıdır. Bu yalnızca HIV’den korunmak için değil, birçok hastalıktan korunmak için önemlidir. Kan yolu ile hastalığa yakalanmamak için bunlar asla göz ardı edilmemelidir. Ayrıca hiçbir kan ürünü HIV negatif sonucu almadan kullanılmamalıdır.

    Kişide enfeksiyon meydana geldiyse ilaçlar düzenli olarak kullanılmalıdır. Kişinin ayrıca düzenli olarak viral yük ölçümü yaptırması da gerekir. Enfekte bir kişi ancak kanındaki virüs seviyesi tespit edilemeyecek kadar azaldığında risksiz hale gelebilir. HIV pozitif bir annenin ise bebeğe hastalığın bulaşmasını önlemesi için mümkünse sezaryen doğum yapması gerekmektedir. Ayrıca doğumdan önce uygun tedavi yöntemi belirlenmeli ve bu asla aksatılmadan sürdürülmelidir. İlaç tedavisi hem doğumdan önce anneye uygulanmalı hem de doğumdan sonra bebeğe uygulanmalıdır. Doğum sonrası ise annenin bebeğe AIDS bulaştırmaması için bebeği asla kendi emzirmemesi gerekmektedir.

    Hızlı Randevu Al
    Bizimle İletişime Geçin

    İlgili İçerikler
    Ara Onlıne Randevu
    Canlı Destek
    -
    Canlı Destek